Tek celsede bitebilirdi heyecan, şu soluklarımız,
sönebilirdi ufuklar.
Mavi, ölebilirdi denizin koynunda.
Yeşilin intiharına bakardık biz saniyeler önce
zehrin şekerle girdap oluşunu ve
uçurumların dümdüz... Etin kemikle kavgasını!
Dağılırken bildiğimiz o yüzün, o gövdenin
ruhuyla vedasını, serinliğin can aldığı boşluklara
kurşun gibi atıldığını görebilirdik.
Biz idama mahkum başlar gibi isyanda
zindanlarında kudurmuş gibi tek tek
yağlı ipine ölümün hazırladık kendimizi.
Haksızlığa mı sövüyor şimdi gözler?
Yolsuzluğa giden kim?
Kim oynatır yerinden sözünün taşını!
Can düşünce sıcaktan, gün batıya varınca
sırlarından mı korkar, korkular mı açar sırların üstünü?
Şu karanlık mahzenin rezaletine bak!
Yaşanan hoş mu? Boş mu kalacak!
Kıyamet boş değil bu dünya için.
Kayıt Tarihi : 17.7.2015 11:12:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!