Çatı katlarını mesken ettiğim bu şehrin, soluğunla ıslanmış havasını teneffüs ediyorum.
Dışarıda yağmur var, dışarıda rakseden damlalar var, hasret var, hicran var, vuslat var... Düşen bir tınının tanım vurgunu karşılığı var. Ah.. İstanbul sende yağ, dışarıda dökülen Üsküdarın var, Çekmeköy' e uzayan ahların var. Başak başak, dane dane düşen azık var. Şafak sökermi bilmem. Erciyes' den Çamlıca' ya bir nota kıvrımında sefer var. Kiralık odalardan sana bakan bir çift göz var. Ey yar, miracım sen oldun. Kıyam da bekler cesedim.
Masmavi bir anın eşiğine sıkıştırdığım dudaklarım kanamalı ve seni söylüyorum ağır yaralı.
Eteklerine rüzgarlar yapışıyor. Yıllar öncesinden feryatlar dolduruyor bu şehri ve bir soykırım deşiyor yeryüzünü, sen benim hücrelerimi deşiyorsun. Avuçlarıma doldurduğum toprağa gömüyorsun her zerremi. Namazamı duruyorsun yoksa tabutumumu yükleniyorsun... En ağır bakışlarının altında eziliyorum, dudaklarım kanamalı, dudaklarım uçuklamış ve hala dudaklarım dudaklarına suskun...
Aylardan Temmuz ve şimdi ikindinin ezanı okunuyor minarelerden...
Seni sevmekte varmış kaderde, kederde varmış bu yüreğe saplanacak. Müsade et de yüreğine vurayım ellerimi, teyemmümü tadsın dirseklerim, kamet bitmeden ey yar, alnımı vurayım bağrına sonra kıyamda da bekler cesedim
Önder ÖZTÜRK
09 / 07 / 2010
17: 19
Kayıt Tarihi : 10.7.2010 15:18:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!