“rüzgar tanrısı nefesini tutuyordu ama,
ödenmemiş hesapların pusulaları uçuyordu havada.”
çöl sarısından üzerine deniz dökülmüş şehirlerin ortasına
bir martı gibi süzülüversem güneşi taşıyan kanatlarımla
suratımda dayaktan çıkma bütün izleri vurulmuşluklarımın
unutmak senin İstanbul ’da kaldığını unutulmuş adlarının.
……. yoksul şair böyle seslenirdi seslenseydi:
“garson, bak buraya çocuğum,
gene tükettik tüm sermayeyi, sıkıştım satır aralarına
unutursam eğer hesabı ödemeyi dün gece de olduğu gibi
sen sakın tanıma beni, ilk defa görüyormuş gibi yap sanki”
mazgallarda sıraya girmiş yaşamdan arta kalan kılçıklar
biliyorlar ki ölen önce bu şehir, şimdi sırada bütün aşıklar
işte gece, mevsimlerimi değiştirip yapraklarımı dökmeden
bir masa altında saklanayım, yuvarlanıp mazgala düşmeden.
…… fısıldardı örtüyü kaldırıp bir ucundan:
“ sen, benim hiç sevmediğim,
elimdeki resminden eteklerini çeken benim, korkma
şimdi arkaya doğru tara saçlarını biraz daha alnını açarak
kurtul dudaklarını öpen bakışlarımdan, gözlerini kaçırarak”
iç savaşlarımın akılları burada köşeye sıkıştırsa duygularımı
dayasam sırtımı en yakınımdaki duvara, uzatsam ayaklarımı
senden geçsem, varsa sevginin başka masumiyetini seçsem
sokak köpekleri mesela ne düşünür itlaf ekibinden kaçarken.
……. yoksul şair böyle seslenirdi seslenseydi:
“garson, bak buraya çocuğum,
sen şimdi topla, koy bir torbaya, yaz benim hesabıma
ne kadar kırıntı varsa sofralardan arta kalan
hepsini sonra öderim, vazgeç tanımıyormuş gibi yapmaktan”
……………………..
yoksul şair;
fırlayıp çıktı birden saklandığı masanın altından
elinde torbası, içinde bütün kırıntılar sofralardan toplanan
koşmaya başladı sonsuz sokakların karanlıkları arasından
bir gölge başını sallayıp, kovayla su dökerken arkasından.
yanında ;
beyaz tüylerinin içine saklanmış kapkara gözleri
korkarak kaçan ardındaki itlaf ekibinden, bir sokak köpeği
yeni tutsaklarına bırakıp tasmaları, prangaları, kelepçeleri
kaybolup gittiler gözlerden, beraber çarparken yürekleri.
rüzgar gülü dönüyordu hala ….
Cevat ÇeştepeKayıt Tarihi : 3.12.2007 08:30:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Alternatif sevgileri yakalamak, kıvılcımları avuçlarımızda tutmak...
![Cevat Çeştepe](https://www.antoloji.com/i/siir/2007/12/03/kivilcimlari-yakalamak.jpg)
fırlayıp çıktı birden saklandığı masanın altından
elinde torbası, içinde bütün kırıntılar sofralardan toplanan
koşmaya başladı sonsuz sokakların karanlıkları arasından
bir gölge başını sallayıp, kovayla su dökerken arkasından.
yanında ;
beyaz tüylerinin içine saklanmış kapkara gözleri
korkarak kaçan ardındaki itlaf ekibinden, bir sokak köpeği
yeni tutsaklarına bırakıp tasmaları, prangaları, kelepçeleri
kaybolup gittiler gözlerden, beraber çarparken yürekleri.
rüzgar gülü dönüyordu hala ….
muhteşem o kadar güzel ki böyle eski şiitlerinizi okuyarak gidiyorum ...zaman zaman gülümsiyerek zaman zaman iç çekerek....ve şair ruhundan öperek arkadaşım....
müzeyyen başkır
biliyorlar ki ölen önce bu şehir, şimdi sırada bütün aşıklar
işte gece, mevsimlerimi değiştirip yapraklarımı dökmeden
bir masa altında saklanayım, yuvarlanıp mazgala düşmeden...
elinize sağlık,
Kıvılcımları yakalamak
“rüzgar tanrısı nefesini tutuyordu ama,
ödenmemiş hesapların pusulaları uçuyordu havada.”
çöl sarısından üzerine deniz dökülmüş şehirlerin ortasına
bir martı gibi süzülüversem güneşi taşıyan kanatlarımla
suratımda dayaktan çıkma bütün izleri vurulmuşluklarımın
unutmak senin İstanbul ’da kaldığını unutulmuş adlarının.
……. yoksul şair böyle seslenirdi seslenseydi:
“garson, bak buraya çocuğum,
gene tükettik tüm sermayeyi, sıkıştım satır aralarına
unutursam eğer hesabı ödemeyi dün gece de olduğu gibi
sen sakın tanıma beni, ilk defa görüyormuş gibi yap sanki”
mazgallarda sıraya girmiş yaşamdan arta kalan kılçıklar
biliyorlar ki ölen önce bu şehir, şimdi sırada bütün aşıklar
işte gece, mevsimlerimi değiştirip yapraklarımı dökmeden
bir masa altında saklanayım, yuvarlanıp mazgala düşmeden.
…… fısıldardı örtüyü kaldırıp bir ucundan:
“ sen, benim hiç sevmediğim,
elimdeki resminden eteklerini çeken benim, korkma
şimdi arkaya doğru tara saçlarını biraz daha alnını açarak
kurtul dudaklarını öpen bakışlarımdan, gözlerini kaçırarak”
iç savaşlarımın akılları burada köşeye sıkıştırsa duygularımı
dayasam sırtımı en yakınımdaki duvara, uzatsam ayaklarımı
senden geçsem, varsa sevginin başka masumiyetini seçsem
sokak köpekleri mesela ne düşünür itlaf ekibinden kaçarken.
……. yoksul şair böyle seslenirdi seslenseydi:
“garson, bak buraya çocuğum,
sen şimdi topla, koy bir torbaya, yaz benim hesabıma
ne kadar kırıntı varsa sofralardan arta kalan
hepsini sonra öderim, vazgeç tanımıyormuş gibi yapmaktan”
……………………..
yoksul şair;
fırlayıp çıktı birden saklandığı masanın altından
elinde torbası, içinde bütün kırıntılar sofralardan toplanan
koşmaya başladı sonsuz sokakların karanlıkları arasından
bir gölge başını sallayıp, kovayla su dökerken arkasından.
yanında ;
beyaz tüylerinin içine saklanmış kapkara gözleri
korkarak kaçan ardındaki itlaf ekibinden, bir sokak köpeği
yeni tutsaklarına bırakıp tasmaları, prangaları, kelepçeleri
kaybolup gittiler gözlerden, beraber çarparken yürekleri.
rüzgar gülü dönüyordu hala ….
Cevat Çeştepe
*****
Boşuna gelmem ben buldum yine bir güzellik .
nasıl bir şiir nasıl bir duygu yoğunluğudur Üstad valla şairim demesin kimse dedirtti açıkçası .. kimse alınmasın gücenmesin ama nerde bu kadar dolu dolu kelime bolluğu hemde sandıkdan hiç çıkmamış .
muhteşem ne diyebilirim . o kadar şiir varki tek şikayetim bu zaman darlığında hangisine baksam bunda ne var neler olmuş işte bahçelerde sorunum bu iyi güzel geliyorsun ama tadımlık bir şiir yetmiyor zama zaman darlığı ve yoğunluğu . bir daha gelirim diye veda ediyorum ama aklım da kalıyor yaf .
neyse . olsun yeter ki okunacak şiir okunacak kelime bolluğu ve bu kelimeleri ahenkle dans ettiren yürekler olsun .
Şiir konusuna yorum yok .
okurken aklıma geldi yaşlandı mı ne diyorum bu sözü söylerken . ama olsun yürek dedi yazalım bari .
akkşam üstleri özlllikle gün akşam olurken hele bazen de grup giden güne hüzün yoğunlaşırken derim ki ..
Yüreğime'' bugünde akşam oldu ,yine zarardayız ''
Selam ve sevgiler şair yüreğine .
Tam puan +ant
Onun dönüşündeki endam sevdaya koşuş gibi değilmidir..ve çıkardığı hafif ses hep bir şarkıyı anımsatır.Üfle der gibi yüreğime...
Sevgiler...
sevgiler ... kibar
TÜM YORUMLAR (51)