Sevdaa dedim adına, adını ilk duyduğumda…Kaçamak bakışlardan sıyrılıp gözlerine ilk baktığımda, Cennet bildim gözlerini.
Öyle mahur, öyle derin, öyle yeşil ve öyle gamlıydı ki gözlerin. Kendimi buldum gözlerinde; arayıp durduğum, bulmaktan korka korka yıllar-yollar boyu arayıp durduğum kendimi, gözbebeklerinde buldum senin… O yemyeşil, o rüya gibi, o hayal gibi, o gerçek gibi bakan gözlerinde!
Bildiğim bütün kelimelerle, bildiğim bütün anlamlarla anlamlandırdım adını. Yâr bildim, yâren bildim, dost, sırdaş, sır, giz, dert, keder, özlem ve ecel. Hasret türküleri çığırdım yerin yedi kat dibinden dokuz kat yüzüne. Bakmaya kıyamadığım yüzünü, hergün görebilenlerin talihinden diledim.
Ben en çok seni sevdim, ben sana yandım en çok…
Sana çıkmayan bir yol bulamadım, sana çıkmayan sokaklarda özenle kaçındım. İstedim ki sen ol! Sen ol da ister yarım, ister yarim ol istedim. En girift karanlık gecelerin sabahında, sen ol istedim yanımda. Yanımda olmanı, yanında olmayı istedim hep. Ne farkı vardı kuşuçumu 3-5 kilometrenin, günaşırı binlerce kilometreden? Varabildiği yer yakınmış insanın, ve menzili durmadan, duraksamadan, yorulmadan, bıkıp usanmadan yürüyebildiği kadarmış. Bitip tükenmek bilmeyen bir sevdaa benimkisi, durup dinlenmeden, bıkıp usanmadan, üstelik yalın ayak yürüdüğüm.
Ben en çok seni özledim. Öyle ki yanındayken bile özlenen bildim seni. Bi mana veremedim hiç; yanında su gibi akıp geçen, yokluğunda ağır aksak, kör topal geçen, geçmek bilmeyen lanet vakitlere. Dar vakitlerdi payıma düşen, darlandım! Yüzüm düştü çok kere, yüzüne karşı iyi akşamlar derken için için ağladım gitme diye! İyi miyi değil ulan bu akşamlar, bu geceler derken cehennem ateşindendi akreple yelkovan! Ben en çok sana ağladım. Bana ağlamak hiç yakışmıyor diye diye, ağlaya ağlaya en çok senin kapına düştüm ben.
Gözümde, gülerken beliren çizgileri bir tek sen farkettin; ben en çok sana güldüm. İçim yana yana, yüreğim kanaya kanaya en çok sana güldüm ben. Adını tebessüm bildim tüm teessürlerin tezatına! Ben en çok seni sevdim. Seni en çok ben sevdim… Ben, seni ne çok sevdim!
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta