1989 yılının son baharının da sonuna doğru güneşin inadına aydınlattığı bir günün başlangıcında tanıdım şu dünyayı. Eskişehir'in o yıllardaki köhne evlerinin bacalarından çıkan gri dumanlarına rağmen yaşamak ve o havayı solumak için gelmiştim aslında.
Ama okulla tanışmam Kütahya'da oldu, tabi 7. sınıfa kadar okuyacağım okulla. Çok şeyin ilkini orada buldum, ilk arkadaşlıklar, ilk yaşama bakış açım, ilk harfler, ilk öğretmenim... Oradan mezun olmak nasip olmadı ve ilk ayrılığımı da orada yaşadım, Alanya'ya taşındık sonra. 1 yıl daha orada ok ...
Seni sevmek toprağa dokunmak gibi
Toprakta yeni bir yaşam alanı oluşturmaktan ibaret
İçimdeki yeşerecek filizleri büyütmek var aklımda
Sevdiğin ve sevmediğin tüm beşeri varlıklarla
Biçim vereceğim en kötü çalılara
Aşkımız bir denklem, o denklem bir yılan hikayesi
Ve aynı yılanın zehrinde gözlerinin rengi, su yeşili
Her gidişinin dönüşünü beklemek gibi bir şey
Amansız bir hastalığa yakalanmak gibi bir şey seni sevmek
Gitme kal, gitme İstanbul'a dedim ya sana
İstanbul senden de benden de büyük dedim ya
Her gece seninle uyuyup
Her sabah seninle uyanmak
Gözlerinin içine bakıp ruhuna dokunmak
Hayata seninle başlayıp
Seninle son bulmak
Herşey bir gidişe bağlıymış bu hayatta
Belki çare ayyaş olmakta
Ama zamanı şimdi değildi, yarım kaldım ben
Ne zaman gitsen zamansız olacaktı zaten
Seyahat etmek;
Sonunda sen olmayınca pek bir anlamsız
Kimbilir kiminlesin ben bu yolculuklardayken,
Sahilde yürümek;
Elimde elin olmayınca daha çok anlamsız
O ellerle beslenen martıların morali bozuk
Uyanınca ilk seni göreyim diye resminin başucunda yattım
Yeni bir nevruz, yeni bir sevda bana her uyanışım
Artık daha çok uyanabilmek için uykularımı sık sık bölüyorum
Neden uyuyup uyandığımı bilmeden, her sabah yüzümü yıkamadan gidiyorum işe
Işıklarda gözlerimi açamazken hep seni arıyorum gölgelerde
Nerede bulacağımı düşünmeden deli gibi sağa sola bakıyorum sadece
Hasret yüklü şarkılardı bekçilerim benim
Dinledim, seni aradım içlerinde, bulamadım
Kaçmış tüm sevdalarımı geri tutmak istedim
Ama sensizlikten koşamadım, tutamadım
Bugün çok çok ölümü düşündüm
Hayat ne güzel
Sen de ne güzel söyledin hayatı şiir gibi
Yavaş yavaş yaklaştı sesin kulağıma
Daha önce hiç olmadığı gibi
Seni vadide nazlı nazlı salınan ırmağa
Beni de derinliklerindeki su zerrelerine benzetiyorum
Öyle ki yolun sonundaki şelalede kendimden parçalar yaratıp
Yüksekten aşağıya tek tek düşmek istiyorum, canın acımasın diye
Sonra yine o parçalardan, binlerce benden, bir sen oluşturmak
Amacım seni korumak, beni senle büyütmek, sana seni vaadetmek
Acı olgunluğun ilk adımı..
Belki bilseydim böyle olduğunu hiç emeklemezdim.
O zaman da seni göremezdim, biliyorum.
Aşkın ne olduğunu da öğrenemezdim.
İşte,aşkı ve daha sonrasında..
Acısını öğrenme isteği,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!