Dostoyevski, sadece yazdıklarını Roman’ la sınırlayan soyut yüzeysel kurgu yahut öyküsel anlatımların dönüm dolaşımlarında kalmayarak kendi çağını ve kendinden sonraki yüzyılları yüklenip taşıyan toplumcu ivmelere yakından bakan derin analizler, yerinde tespitler, samimi sorgulamalar ve felsefi yorumlar getiren edebi eserlere her yazdığına kendi hayatından somut kesitler harmanlayıp kattıklarına yürek ve kalem yorarak kendinden sonrakilere halen de klavuzluk eden insanlık ailesindendir.
1860’ larda etkilendiği Sosyalist harekette aktif rol alınca Sibirya Sürgünlüğü yaşar ve oradan döndükten sonra zaten sadist derecede baba otoritesinin henüz kişilik şekillenmesinde derin bozukluklar bırakarak hayatını alt üst eden baskın yaralarını ve kabuklarını kıramadığı için yazdığı toplumsal çıkmazları her romanında olduğu gibi alttan alta kilise muhafazakarlığına umutlandırır. Ezilenler’ deki her türlü insanlık dışı yollarla lüks ve ihtişamlı ayrıcalıklığın ganimet kovalayan acımasız Prens’ ler zümresine karşın, İhtiyar ilmenev, sokakların tüm acımasızlığına terkedilmiş sara hastası öksüz Nely, baba oterştedine tutsak iradesiz tutarsız kaypak dengesiz Alyoşa, Alyoşa’ ya taparcasına tutkun Nataşa işlenir anlatılırken, yazdığı İnsancıklar romanını henüz yayınlamış Dostoyevski, Ezilenler’ de Prens’ i babasının zırva figürü olarak anlattığı ve İhtiyar İlmenev’ in karısını da annesi olarak kurguladığı her karakterin bizzat kendisidir.
İyimser insanlar karşısındakini en ufak iyi halini hep abartılı övgüyle yüceltme derecesinde - hele ki başkalarının uğradığı felaketlerde hep kendini suçlayan takıntı travmasıyla- büyütüp olumlayan yaklaşımdan dolayı sürekli zarar ziyana uğrayan hayal kırıklıklarının şiddetini ve çilekeşliğini ağır travmalarla atlatmak zorunda kalırlar. Veya yabancı kuytularda, yadırgatan yoran üzen yıpratan yitik sefil köşelerde sonsuz ezikliğe kendilerini adayıp mahkum ederler.
Bu yüzden Marks ‘ insanların - kötüye daha meyilli olduğunu es geçip göz ardı ederek- ekonomik sorunlarının üstesinden geldikten sonra sınıfsız sömürüsüz bilimi kutsatan ortak ürettiğini ortakça adil ve eşitçe paylaşma ilkeli komin çıkar ilişkili topluma eriştiği zaman, başgösterencek olan doğa ile sorun. ve çelişkilerine odaklanacağını dillendirmiş.
Bugünse istisnasız küresel global ölçeklere hapsedilmiş tüm yeryüzünün ekonomik alanda değil Marks’ ın öngördüğü sorunların içinden çıkılmayana derinleşmesiyle diyalektiğin gereği dayanılmaz çürümüşlerden depreşerek eşit dengeli duyarlı ve adil paylaşımlara açmaz ve sorunlarını çözümlemiş olması, tam tersi, her türlü ilkelliği korkuyu karanlığı ve çağ dışılığı dayatan zorbalık -gericilik hükmüyle tarihin en sorunlu çekişkili haksız hukuksuz soygun sömürüleri yaşatılmakta. Bilimsellikse yedeğinde sanatı edebiyatı ve bütün iletişim tıpkı diğer aygıt alet ve aracılar gibi toplumları daha gönüllü alışmış uyuşmuş ve kabullenmiş müsaitliliğe yapma baskılama uydurma yönlendirme yönetme ve yağmalamada etkin tetikçilik suikastçıları olarak kullanılmakta.
Edebi ve felsefi derinlik, duygu düşüncelerin kapsadığı ve görünene görünmeyen yerden bakabilme inceliği zerafeti aklı fikri özgürlüğü özgüveni duyarlılığı ve olanların ilmi sanatıdır. Tersiyse fayda ve çıkar ilişkisine odaklı basit sıradan pratik adi hiç bir özelliği farkı ve özgünlüğü olmayan birbirinin - bağlayan ilişki kalıplarının tutsağı ve hastalıklı dürtü güdümlüsü kalabalıklarının - benzerlerinin işi gücüdür.
Önyargılarından, dogmalardan ve ilkelliklerden kendini kurtaramamış, soyut kavramlar olarak- pratikte hiç bir payı katılımı etkisi ve paydası olmayıp - erdemliliği ve fazileti kutsayanlar özde ve gerçekte kendi bencilliklerine taparlar. Karşılığı ve gerçekliği olmayan istismara dayalı ve laftan foyadan ibaret ( kendi hırs saplantı şehvet tutku kapris yarış tamah mevki makam servet şöhret düşkünlük eğilimlerinden başka hiç bir ereği ideali amacı kıvancı sevinci olmayan) fazilet erdemlilik bilginlik saygınlık gösterisiyse, sureti haktan görünmenin cimri bağnaz kibirli bencilliğini artırıp çoğaltan sahtekarlık müessesiciliğidir.
Bu yüzden görgüsüzlükte ihtişamda hırsta zırvalıkta zorbalıkta ve gösterişte had hukuk sınır ahlak sorumluluk tanımayarak bolca israf ettikleri ( yoksulların sefaletini dahi onlara kendilerini oyaladıklarının lütfu gibi görerek, ortak yaşama hakkından ve değerlerinden sorunsuz itirazsız yağmalayıp gasp ettikleri) her şeyde doğuştan ilahi kudret tarafından özel seçildiklerine inanarak yaşadıkları her türlü rezilliği masum meşru haktan ve hatta her sorumluluğunu yerine getiren vazifeden ve ibadetten sayarlar.
Sayfa 270-71’lerde ‘ ben ruh derinliği sanat etkinliği bilmez adi bir adamım , rahatım keyfim konforum yerinde oldukça ayrıcalıklı sınıfın iğrenç kof ve çarpık ilişki bozukluklarını ve evet efendimciliğini asla bırakmayarak hayvani iç gıcıklayıcı dürtülerim kamçılayıp kırbaçlayınca onu tatmin edip doyurmaktan zevk almaya bakarım. Ve biz kainatın kuruluşundan beri hep hep varız dünya batacak ve hayat bitecek olsa bile biz en kötü şartlarda dahi bir çıkar yol bulur , bizi ezilen sömürülenlerden ayrıcalıklı kılan seçkinlikte üste çıkarız. Fazilet erdemlilik saçmalığıyla günü dünyayı zıkkım zehir etme işini hayatı pahasına siyanür içmeye meraklı ilgili meraklı akıl fikir düşünüp yoran salaklarına bırakırım’ diyor, romanına kendini gerçekliğini de katarak giriştiği diyalog kesitinde derin yaşam toplum ve dünya ilişkilerini (her kitabında olduğu gibi ) Ezilenler’ de de Dosteyevski’ nin eşsiz anlatımıyla Seçkin zümrenin Prens’ i .
Katalonya’ ya Selam romanını 1938’ de gönüllü katıldığı İspanya İç Savaşı” ından ( 1936) sonra yazan Georg Orwell’ ( kendisi Hint kökenli olup, sömürgelerde gizli polisiye işlerinde görev almış fakat ordaki acımasızlıklara tanık olduktan sonra etkilendiği sosyalistliğe meyil sarıp istifasını vererek yaklaşan Hitler- Mussolini Faşizmine ortaklık edecek olan Franko” yu bastırabilmek için Anarşist blok safında için gönüllü olarak katıldığı Kesintisiz Devrim sloganlı daha sonra Bolivya dağlarında hayatını kaybeden Che Guara ‘ nın da aynı Troçkistvari hayal ve heveslerle umduğunu bulamayan hayal kırıklığına uğradığı Küba’ yı terkettiği gibi, savaşta maceracılıktan sonra) inandığı bütün sosyal ve toplumsal derinlikli değerlere yabancılaşarak İngiltere” ye geri döner ve tüm Avrupa toplumları en başta olmak üzere hayali denenmiş olan bir ütopya’ nın( sosyalizmin ) alttan alta karşıtlığını yapam ve bugünkü her saniye milyar dolarlarca servet dolaşımına mal mülk sahibi ve insanlığın bitişini robotlaştıran hissedarlığın patron tanrıcılığını yapan Elon Mask toplumunun tohumlarını daha o günlerde köpürten Hayvanlar Çifliği’ ni yazdı.
Aynı yıllarda ise ( 1943) Türkiye’ nin yerli Tolstoyu diye adlandırılan Yaşar Kemal’ in ince Memet’ serisi henüz Embriyo bile değildi ve Sabahattin Ali, yurtdışı hatırasını çekmecede saklayan, tüm sevip inandıkları tarafından hayatın kapı dışına konmuş monoton ve tekdüze memur hayatının kurbanı hayli İhtiyar Raif Efendi ‘ yi öyküleyen Kürk Mantolu Madonna’ yı yazıp yayınlamıştı.
Her duygusal yakınlaşmalar aklı fikri bilgiyi özgürlüğü iradeyi mayasında harmanlamadığı sürece değişken ve geçicidir. Ana temelden birbiriyle hiç uyuşmayan karakteristik zıtlık ve ayrışmalarsa kalıcıdır, bu yüzden de yüzeysel bağlamda sağlanmış olan ilişki bozukluğunda sürekli sorun , açmaz, sıkıntı, dert, huzursuzluk ve çatışma yaşarlar.
Çelişkiler ve anlaşmazlıklar üzerine oturup kurulmanın temelinde yatan etkin sebepse, asıl kaybederek yenilmenin üç kuruşluk çıkarına yok diyemeyen alçaklığa düşkünleşmekle olan biten felakete sürüklenmek olduğu gerçekliği ve Erdemli duyarlı hassas sorumlu bilgili ilgili kararlı iradeli yüce duygular uğruna kaybedilen her şeyin ise yenilmekten değil, tam tersine insanlığını kazanan büyüklüğün onur kaynağı, güvenilirlik saygınlığı, doğru dürüstlük ilmi, kişilikli karakter bilinci, akıl fikir dayanağı, onurlu itibarlı paylaşım ve iletişim akışkanlığı, akıllı ilgili bilinçli sorumluluk yükümlülüğü ve cesareti, özgüvenli ve güvenilirlilik saygınlığı, özgürlük ve özgür irade duyarlılığı , vicdan muhasebesi, mutluluk paydaşlığı ve toplumsal aidiyet kıvancı olduğu gerçekliğindedir.
Insanın kendini güç bela susturup bastırabildiği kadarından sonrasına dayanamayıp, aç ve susuzluğunu çektiği sevgi ilgi yakınlık saygı güven özgürlük ve mutluluk yoksunluğu sancısılarıyla boğan üzen örseleyenlerden kapıldığı hıçkırıklarla ağlamaya bırakması, dolmuş yığılmış olan bütün birikintilerin dışa vurma ihtiyaç ve gereksinimler karşılığı ve sakinliğini buluncaya kadar kendine azap yükü olan tıkanmışlığın ( hisli duygulu ve dokunaklı histeri çalkantısı ve buhran tetiklemesiyle daha fazlasına katlanamayıp uç veren patlayan yerinden) içini döküp boşaltma bedelindedir.
Ocak /25
Kayıt Tarihi : 31.1.2025 18:35:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!