O bir kısraktı adı rüzgarla anılan
Siyah yeleleri savururdu rüzgarı her dalgalanışında
Adam bu asi kısrağın hayranıydı kendince
Dokunmalıydı yelesine, teri karışmalıydı terine
Tekvücut olup onla çıkmalıydı en yücelere.
Asiydi rüzgarın kızı,hırçındı dağlar kadar
Ne ondan nazlı vardı, ne güzel onun kadar.
Bastığı dağa taşa bulaşırken esrarı
Her geçen gün büyüyen efsaneydi vakarı.
Karaydı kısrak en koyusundan
Dokunan her bahtsızı öz rengine boyayan
Dipsiz uçurumlara davetiyeydi
Çağıran bakışları.
Ardına düşenler sözlenirken meçhulle
Dönülmez bir seferin sonundaki saltanatken dilenen
Ne uçurum ne boran çeviremezdi yolundan.
Kısrak asi,kısrak delişmen
Gönlüne girmeyene kılını elletmeyen
Sevdası zifiriydi, kısrağının renginden
Günden güne eriten, büyüyen,mecnun eden.
Özgürdü kısrak,bağlıydı adam ona yelelerinden
Savurdukça başını kırılıp örselenen
Acıydı sevdası,değerdi yaşamaya
Kısrak kaçtıkça koşmalıydı ardından.
Bir gün sokuldu kısrak adamın ta dibine
Değdi teni, yelesi o anda ellerine
Yüzerken pespembe mutluluk denizinde
Kesildi ayakları,yığılıverdi yere
Kalbindeki sevdası erer iken visale
Tene hapsolan sevda buluştu rüyasıyla
Dar geldi ten kafesi bu efsanevi ana
Tutunup rüzgarlara karıştı enginlere
Şimdi her rüzgar bir ah taşır
Bir de buruk bir nağme
Kısrağın yelesinden gecelere süzülen
Simsiyah bir sevdadan.
Kayıt Tarihi : 30.1.2009 19:43:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şu karşı tepenin yamacına bak,
Dizgine sığmayan bir beyaz kısrak.
Mutlaka bu kısrak birini bekler,
Zirveye koşacak elinde mızrak.
Yıllardır seslenir, yankılanır hep,
Hikmetten sual mi vardır bir sebep,
Beni de sarmalar bir garip hüzün.
Peşinden tırmalar derin ızdırap.
29.08.09 Bursa
Ömer Ekinci Micingirt
tam pun
tebrik ve takdirlerimle
TÜM YORUMLAR (14)