Bomboş odada yerde bir yatakta
Çekip üstüne bir yorganlık dünya
Yarattı kendine
Bilmezdi hangi yerlerin müziğidir bu
Canı sıkılmış ıslık çalıyordu kapı
Nefesini rüzgarlardan alıp
İdamlıktı pantolonu
Asardı bir çiviye
Her gece yatmadan önce
Aşıktı terlikleri (Sol terlik, sağ terliğe)
Sevmezlerdi ayakkabıları
Dönüp baktı
Bir çift serseriye
Bir de çay bardağı vardı
Şu duvarın köşesinde duran
Saksılık taslıyordu anaç anaç
(Fasulye tohumu, çay bardağını
rahimseyince, çay bardağı da
tohumu bebeksemişti.)
Şarkı mırıldanmaya başlamışken tam
Timur Selçuk girdi kapıdan
İspanyol Meyhanesine gidelim dedi
Bütün hesaplar benden
Gitmedi sevindi yataktaki yataktaki Carmen
Saati vardı arada bir çalardı
(Dayısı fabrikada siren)
İkinci dünya savaşı yıllarıydı
Killi küfürleden mask yaptı
Hitlere benzedi şaşmadı
Kapı açıldı carlos Saura girdi içeri
Aldı götürdü yatağındaki Carmeni
Söylememişti filmden kaçıp geldiğini
(Zaten çöplükte bulduğu kadın resmine
aşıktı o. Parmağı ile iteledi o güzel yüzde
ben gibi duran dometes çekirdeğini)
Sevişince kalabalıklaşırdı kişi
Ama yinede yanlız hissediyordu kendini
Emindi korkmadığından onun yerine
Islık çalıyordu kapı zaten
'Bir dağın durgunluğunda
Zamanın akıcılığını yaşamak kadar karşıt
Kendini bulma yetisinden yoksunluk
Yaşanır korkularda
Putsallaştırıp tapılmadığı kalmıştı
Çevremize çektiğimiz duvarlara
İçinden çıkamadığımızdandır tapınmamız'
Dedi bakarken tavana
Yoğun saatler geçirirken bir yorganlık dünyasında
Kara derili bir Afrikalı girdi odaya
Sarılmış şarkısına
Acılarını notalıyordu dünyanın
Çığlıklardan müzikti bu
Özgü ve özgün
Kendi sokakları geldi aklına dinleyenlerin
Onunsa şarkının nakarat kısmı kaldı aklında
“Kan ki hep kırmızı kalacak
Çığlık pıhtılanmaz bir tek”
Kalkıp kağıt kalem aldı eline
Şiir yazacaktı kendine
Ünlü şairdi bir önceki düşünde
(Rönesansın mirasıdır ünlü olmak isteği
onusa ünlü olarak bildiği sadece A, O, Ü ve İ)
Şöyle satırladı şiirini
'Bulanık gökyüzü
denizi arkadaş edinir
Ve dost olur insanlar benleriyle
kendi dertleriyle dertleşir
Herşey öyle bir durdu ki
Kıpırdayan sadece
Rüzgar zorlanması yapraklar
Pamuk paçavra doldurmalı içlerine
İyice kırışmadan insanlar'
Tam bitirmişti ki şiiri kapıdan önce sesi girdi.
Elma şekeri yalamış çocuk neşesi doluştu
bekleyişi biten eve.Dışarıda yağan yağmur
son damlasını bıraktı saçının telinden.
Sokak sinmiş üstüne çekidüzen verdi.
Şenlenmişti dünyası ve yatağı.
Yıllardır görmediği dostuydu gelen.
Yetmişsekizde ölmüştü.
Karşısında gülümsüyordu şimdi.
Kafasındaki kurşun hala serseri.
.................
Artık ıslık çalmıyordu kapı
Sol terlik sağ terliğe küsmüştü
Doğum sancısı çekerken çay bardağı
Başka erkeklerin olmuştu Carmen
Saat durmuştu (dayısı fabrikada siren)
Artık ıslık çalmıyordu kapı
Hitler gülüyordu ağlarken Afrikalı
............
Yorgan yerde o ayaktaydı
Duvara kapanmış hıçkırıyordu
'Böylemi olacaktı” diye haykırdı
Damlarken göz yaşları.
-Mutlu Sözer-
Mutlu SözerKayıt Tarihi : 24.8.2002 19:07:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
tanışıyormuyuz ?
mine sağır
TÜM YORUMLAR (1)