Mana yoksa hayatın Sibirya'da kış gibi,
İmansızın ölümü idama bakış gibi.
..
Küllenmiş bir aşkın yanık izleri var tenimde,
yalnızlık vururken şehrin sokaklarına,
ruhumu gizliyorum,ayaz gecelerde en kuytulara
yine gözlerin geliyor aklıma yıldız yıldız,
kış güneşi gibi kayboluyorsun ansızısın…
uzaklaşıyor Beşiktaş iskelesinden yine bir vapur
..
Bir zaman gelecek, ağlamayacak çocuklar;
Üşütmeyecek onları, kış aylarında soğuklar...
..
Ne diyorum biliyor musun?
Ben o dilenciye o parayı vermeyecektim, Allah seni bana kavuşturmayacaktı. Ben o kış soğuğu seni öyle sıcak öpmeyecektim, şimdi göğsüme böyle bıçak gibi saplanmazdın..
..
Kar yağar yağmur yağardır kış günü,
Buz keser her yer soğuktan, kış günü,
Erzurum Kars’dır sivas’tır, yur-t_olan,
Zor geçer kışlar, soğuklar çöktü mü.
Aruz vezni,
fâ’ilâtün, fâ’ilâtün, fâ’ilün
..
Kış mevsiminin son üçü, şubat. Ayın biri, ilk gün. Lodosun savurduğu bir İstanbul çıplaklığına rağmen güneşle sıcak. Kış diyorum ama gelmedi ki bu sene, bitti bitecek sadece ayaz hissetti tenimiz. Yağmura hasret, kara beklentili kış bitecek. Tok yeşiline bakıyorum çam ağaçlarının huzur veriyor aralarında çıplak kalmış meşeler, ardıçlar olsa da. Surların heybetine bırakmış İstanbul kendini, kurtuluş hikayeleriyle koltukları kabarmış, ışıldıyor işte parlak parlak.
Ben de ışıldıyorum bugün İstanbul’la. Yüzümde eli kulağına varmış bir gülümseme, üstümde sıcacık bir örtü gibi tavşanım, gülümsüyorum başımı çevirdiğim güneşe. Kamaşıyor gözlerim, belirsiz bir ilizyon halinde seni görüyorum sanki ilerde. Kalp atışlarımın hızı eşlik ediyor lodosun hızına. Bir an belki de, hayata bedel bu seni anımsama. Dünkü sohbetlerde aklımda kalanları sıralıyorum şimdi masa başında. Böyle yürekli bir sevdada kal gitme, dayan biraz daha. Kaybetmek var hayatta.
Duraksıyorum, gözlerim doldu ondan. Son günlerin ardı arkası kesilmeyen yaprak dökümleriyle sızlıyor içim. Dönüşü olmayan ahiret yolculamalarına eşlik etsin diye verdiğimiz dualar dilimin ucunda. Hakkını helal ettiğimiz gidişler, keşke biraz daha diyen beyinler. İşte tam burada sıkıca sarılmak istiyorum sana. Yarına çıkar mıyız bilmiyorum ama bugün seni çok sevdiğimi bilesin istiyorum. Susmayı seçsem de hayatın doğruladığı, yüreğin onayladığı bir aşkta, nasıl susmalı ki sana.
Sevdiğim. Farz et iyilik perinim, farz et kanatsız meleğinim. Seni mutlu etmek misyonuyla varım diyelim hayatta. Gülümsemem daimdir benim, yeter ki senin gözlerin ışıldasın mutlulukla. Ben neler gördüm, neler dinledim bilsen karşıma oturup içini açan insanlarda. Bazen yürekli sevdalılardılar küçük aşklarda boğulan, bazen de küçük aşklara kocaman yürekle sarıldılar. Acıya bulaşandı aşk her ilişkide, çabaya tutunandı her emin sevişte.
..
Ucunda sallandığım idam sehpası gibisin.Gözlerim yağmur kalmamış bir duanın öfkesinde.Bulutlara küsmek gelmiyor içimden.Git düşlerimden,hadi ne duruyorsun hala.Madem yoksun artık.Madem vazgeçtin kendi hayatından.Ne diye benim hayatımın kıyılarında geziniyorsun.Dalgalar yüzdürmüyor gemileri.Kıyıya vuran denizyıldızlarını kurtaracak kahramanlar da yok artık.Bir gecelik uyku tadında bitivermiş sevda adına yaşanan öykü.Boynu bükük bir çekirgeyim şimdi,Zıplamayı unutan...Hem daha ağustosa çok var.Karıncalar kış uykusundan uyanmadı daha.Buğdaylar bit kadar.Yılan olmaktan vazgeç.Dolaşma ayaklarımın dibinde.Öykünme gelinciklere.Sen bahar değilsin.Ben yaz olsam da.Sen kuyu değilsin,ben aşk olsam da.
Bak ellerim kuytularında şehvetin.Dokunuyorum titriyorsun.Gözlerin alt katlarında dolanıyor salaş bir sevdanın.Biliyorum sen yüksekten korkarsın.Hep merdiven altlarında saklandın.Ve hep uzak yaşadın yaşamın büyüsünden.
Bugün deniz yine kudurmuş bir hayvan gibi.Hani ‘’seni almaya geldim’’ dediğin o gün...Elimi tutup körpe bir sevdanın eşliğinde, seni almaya geldim,artık sensizliğe dayanamıyorum,sensiz yaşayamıyorum dediğin o gün.Eylüldü ve yapraklar çılgın bir sonbaharın altında çığlıklar atarak uzaklaşıyordu sevdiklerinden.Ağaçlar kış uykusunda unutmaya hazırdı gidenleri.Annem, sonbaharda aşık olma derdi hep...Sonbahar ayrılık mevsimidir.Yüreğin bir ömür yanar.Ama aşk bu,ne zaman gelir kestiremezsin.Ne gelişi ne de gidişi hazırlıksızdır.Sorgusuz sualsiz....Karanlıkları yırtarak,kulakları sağır eden bir çığlık gibi,asırlarca susup da bir gün ansızın patlayan bir dağ gibi...Gelir yakar ve gider.Tam alışmışken üstelik...
Benim için yaşamalıydın yar.Bırakıp gitmemeliydin beni ağustos böceklerine.Siyah gözlerinden akmalıydım her gece sessizce.İnmeliydim yüreğinin benimle dolu düşlerine. Biliyorum tek beni sevdin...Ben seni terketmedim,terkettiğim kendimdi.Bu 15 yıl gecikmiş bir itiraf belki de.Ama korktuğum intiharlara meyilli bir aşktan ziyade,ölümündü ellerimde.
Saçlarını nereye bıraktın.Okşamaya doyamadığım siyah saçlarını...Kirpiklerin,kaşların hangi ilaç kokularında kaybolup gitti.Bu rezil hastahanenin hangi katil odası aldı son nefesini.Canın yandı mı? Ellerini tutamamış olmanın hüznünü satamıyorum geçmişime.Hesabını veremiyorum yarım kalmış bir şarkının kimseye.Gözlerimdeki yarım gülüşlerin sırrını soruyor herkes.Ve ben yaşadığım en büyük depremin izlerini silemiyorum bir türlü.Hep kopuk cümlelerim birbirinden.Yarım bırakmak,yarım kalmanın bir hediyesi olsa gerek, sığıntı bir hayata.Kendi yazdığım senaryoda figüranlık bile yapamamak bu olsa gerek.
bir rakı masasına pike yaparak geldi ölüm, hiç tanımadan hayatı aldı gitti ruhumu... Hep sarhoş hatırlamak için sanırım hayatımı,,! ! !
...İçimdeki aşık kadın dellendi yine.Nefesindeki rakının kokusudur kıskandığım,inince gözlerine.Ne efexor yarıyor işime,ne çılgınca söylediğim şarkılar.Ne de deliler gibi koşmak geleceğim diyerek geçmişime.Hep iniş hep iniş...Hiç çıkış yok mu hayatın penceresinde.Korkaklar çabuk ölürmüş sevgilim...Cesaret satıyorum.Gelsin ve birisi dokunsun izbe odalarda sakladığım Züleyha'nın sesine
..
bu kış
nasıl yakılacak
SOMA'NIN kömürleri
zira;
yandıkça kararacak,
dumanlarından ruhlar çıkacak
ve de 301 şehit odanızda olacak...
..
-Beklenen kar geldi-
Kimbilir kaç vatandaş, bu kış kar'ı bekledi.
Kar yağmaz olduğunda, derdine dert ekledi.
Bir sabah, görüldü ki, o kar gelmiş yağıyor;
Sevindi, gülümsedi, ''Şükür Rabbim'e'' dedi.
..
Benim hep iki mevsimim var,
Hayatım ya kış ya sonbahar.
Bir güz olur yapraklarımı dökerim
Bir de kış olur seni düşlerim.
Sana dokunmak
Bir buza dokunmak gibi,
Soğuk ve kaygan.
..
Küçüldüm sevgilim…Yalnızlığın kıyısına vurdu yüreğim…Sen gittin şimdi…Tuzaklar pusu kurdular…Benliğim enkazlara sürüklendi,gözyaşlarım yalnızlığın dumanıyla tüttü…Küçüldüm sevgilim adın değmedi ya bir daha kulaklarıma,ezildim,hayıflandım,büzüldüm,çok üzüldüm…! Hüzün yaprakları omzuma değdiler birer birer,incinirken incittim…!
Küçüldüm sevgilim…Her sabah sensizliğe uyanıp her gece sensizliğin sabahına uyanmak için hazırlanırken küçüldüm çok ama çok üzüldüm…! Bu kış da çetin geçecek,bu kış da yağmurlar akacak yüreğime doğru…Kar’lar bedenimde eriyecek…Küçüldüm sevgilim…Bu yalnızlık rüzgârında çok ezildim,çok büzüldüm,üzüldüm,süzüldüm…Çok acı çektim,çok..!
Küçüldüm sevgilim…Hiçbir şey gerekmiyor artık beni ısıtmak için,yokluğun üşütünce hiçbir şeye gerek kalmıyor..! nefret hazırlanıyor sensizlik alay edip gülünce…Seninle ne kadar da büyümüştüm,hayatın yükü bile hafifti,hiçbir şey ağır basmaz,hiçbir şey acıtmaz,hiçbir şey bir şey olamazdı…!
Üzüldüm sevgilim ben bu yolda,bu uğurda çok üzüldüm…Gökkuşağından bir evim olsun istemiştim seni sevince,alacaya bürünmek istemişti yüreğim ve bedenim…Olmadı işte,olmadı yine…! Nedendir nasıl denir bilmiyorum,gerçekten gerçekleri sevebilmeyi hâyâl ederken gönül limanıma uğrayanları birer birer gönderiyorum…Küçüldüm sevgilim derbeder bir şekilde küçüldüm…Sana yazılacak tabiki bu satırlar! Kime edilecek sitemli sözler,gözyaşı dolu kalemim kime küfredecek senden başka,sana tabi! Bu kez sana…Suç yok ortada merak etme,anlaşılamayan dizeler var,”ömrüm”dediği halde bu kalp,yalnızlığın senfonisi var…Olmadı yine,yine olmadı işte! Çarelerden çareler seçmek isterdim,neticede çareler bile ağlayıp duruyor…Küçüldüm sevdiğim,kalbim yıpranıp horlandıkça çok küçüldüm…! Bitti karalanan sayfalar,yazılmaz oldu,çizilmez oldu,gözyaşları hiç akmaz oldu,böylesine basite indirgendi duygular,sensizliğin ilk günlerinde,serüvenin en başlangıcında,ortalara doğru kayarken.Küçüldüm sevgilim,bu yollar beni hep üzdü…! Yalnızlığın bir garezi varmış sana. Kavuşturmayacakmış beni sana,seni bana.Sen; sevmek zorunda kalacakmışsın başka insanları,başka güzelleri,özelleri,kalbine sığamayan dizeleri..Ben; bir süre susup sonraları ağlamaktan korkup başka bir yalnızlık tüneline kayacakmışım,yani yine ona doğru,düşmana doğru…! Küçüldüm sevdiğim,çok küçüldüm lâkin artık sen bile anlayamazsın…Ben beni anlayıp anlatamazken,hayat yorup da hesabını istedikten ve de daha çok kanattıktan sonra sen bile beni anlayamazsın…!
..
geçti artık o kuşlar,
uçmayacaklar bir daha gözüm
sondu bu atılan gökyüzüne
yagmurla bir.
bitti açmayacak papatyalar,
mevsim artık kış.
hiç sevmedim kışları bir bahar kadar.
..
Baharı beklerim kış ortasında
ocak ayında nisan'ı yaşarım
sabahı beklerim geceyarısında
gece karanlığında güneşi ararım.
Umut eder beklerim gitmiş olsanda
dönersin belki öyle sanırım
..
Şu soğuk kış günü,
Rüzgarın yaptığı beste.
Dilden dile söylendi,
Ağızlardan bir nefeste...
Şu soğuk kış günü,
Esen tipi, çoşan fırtına.
..
Ey kalem, kul ne sezer, ne derlerse yaz güzel
Hakk dilerse harf dizer, kış ilkbahar yaz güz el...
..
siyah kar taneleri düşer hayalinin üstüne
ben kış olurum, sense ilkbahar
şurada, gözlerinin önünde kardan bir adam var
varlığının güneşiyle erirken, yokluğunla nalan
anılar bir mahkumun kalbine nasıl düşerse
ve nasıl zıpkın gibi saplanırsa duygular
..
Sen yoksun ya
En soğuk kış gecelerini yaşıyorum
Zangır zangır titriyorum hemde
Sanki dişlerim kırılacak
Ama olsun seni hayal ettiğimde üşümem geçiyor
Günlerden bir kış günü
Ama hayalde sen oldun mu?
..
Sen benim kış güneşimdin
Bazı bazı açardın gözlerime
Bir ağacın dibinde sabahlardık
Akşamı beraber kovalar
Öyle şaşkınca bakardık
Bilemezdim...
Gittim dediğinde anladım
..
Yaz aşktır
Kış sevgi
Yaz kısa sürer
Tıpkı aşk gibi
Kışın şartları zordur, ağırdır
Sevgiyi taşımakta öyle
Ama kış uzun sürer
..