Ne güzeldir doğanın beyaz bir örtüye bürünmesi, yumuşacık kar tanelerinin üzerinize üzerinize gelmesi, yanağınızı, saçlarınızı yalayıp da geçmesi. Yağmur gibi değildir kar, daha yumuşaktır daha naiftir, incedir. Karlar altında saatlerce oynayabilir çocuklar ama yağmurda zordur hem dolaşmak hem de oyun; sucuk gibi olursunuz...
Hem zordur hem de çok eğlencelidir o kardan adamı oluşturmak için saatlerce uğraşmak, orasını burasını düzeltmek, sonrada gözlerine küçücük kömürleri, burnuna da havucu kondurmak. Başına da dedemizin eski bir fötr şapkasını yerleştirdik mi değmeyin keyfimize. Hayatta hiç bir şartta üşümeyecek bir adam varsa oda kardan adamdır.
Çok uzun süreli kar yağışları aynı zamanda okullar bir iki günlüğüne tatil olduğu için çocuklara da bayram yaptırır, ha unuttum bir de servis araçlarının şoförlerine tabi ki, onlarda dinlenme fırsatı bulurlar. O beyaz örtü insanın ruhunu dinlendirir, belki yüreğini dillendirir, şairlere yazarlara belki ilham verir. Kışın insan çok dışarı çıkmak istemez aile bağları kuvvetlenir sohbet samimiyet artar...
Bir de aklımın takıldığı konu ''Kardan Adam'' hep adam, kardan kadın niye yok yıllardır düşünür dururum. Bu da bizim kadınlarımıza verdiğimiz değerdendir herhalde diye, sanal bile olsa onlar üşümesin biz adamlar üşürüz onların yerine, onların yüreklerinin sıcaklığı bize, evimize, çocuklarımıza yeter de artar bile...
..
Bir kış boyunca onun ile ne güzel günler geçirdim. Kah yakınındaydım kah uzağında. Yakınında olduğum zaman bana hep sıcak davrandı, uzaklarda olduğum zaman asla yanıma niye gelmedin diye küsmedi... Şimdi ayrılık zamanı geldi çattı... Biliyorum ki onu çok özleyeceğim. O da beni özler mi artık orasını bilemem, onun bileceği iş...
Onu beslediğim zaman, dolu dolu ısıttı hem yüreğimi, hem bedenimi, hem de ruhumu. Kötü bile davransam asla küsmez bana. Bazen hastalanırsa da, damarları tıkanırsa da yine de bana mısın demez, durumundan hiç şikayet etmez benim canım sobam o... Soba deyip de geçmeyin. Eskiden, yani bundan kırk elli sene öncesinde evlerimizin büyük çoğunluğu sobalar ile ısıtılırdı. Kimi kömür ile, kimi odun ile, kimisi de köylerde kokar yakıt dedikleri tezek ile gürül gürül yanardı sobalarımız. Kuzine sobalar vardı, üstünde yemek ısıtılır patates közlenirdi...
..
Seni Düşünüyorum Camda Kara Kış Bahane
GüvercinLer Yine çatıLarda Birazda Kar Tanesi
Yagmur DamLaLarı düşüyor Ufaktan Pencereme
Seni Düşünüyorum Camda Kara Kış Bahane
Hafiften Güneş Var,Sert Rüzgar,uçup Giden Kar TaneLeri...
Ne Zaman Bir Serap Görsem İçimde Bir aLev GönLümde Bir Şiir
Koşuyorum Hemen Neresi oLursa OLsun BeLki bir ev ,beLki okuL, BeLkide İnşaat Köşesi
..
Gurban
kara kışın tam zamanı
yüreklerin kor zamanı
elimizin dar zamanı
kış yoksulun derdi gurban
..
seni bekledim
kaç yıl oldu
sayamadım
kaç bahar kaç kış
ama inan sevgilim
bahar sensiz kara kış
kış sensiz cehennem
..
Bu sene burada kış yaman geçti.
Paramı yakıta verdim kızanım!
Kömürüm odunum anca yetişti.
Çok şükür bahara erdim kızanım!
Balkandan kopuşup pek fena eser.
Muratlı soğuğu soluğu keser.
..
İçimde anlam veremediğim bir titreme var,
Ellerim soğuk,
Üşüyorum can suyum,
Daha kış gelmedi halbu ki;
Neden bu üşümelerim¿
Ah kıymetlim..
..
Seni bir kis zemheri ayinda sevdim
Kalbimin sicak baharinda sakladim
Sen hap banimle yasadin hiç ayrilmadin
Kis bahar gelip geçici
Sen bende baki kaldin
* * *
Bir kis ayazli gecede sevdim seni
..
Ve bahar kimseye sormadan geliyor...
Aynı şekilde de gidiyor...
Tıpkı aşk gibi....
Bir bakıyorsunuzki onu görmüşsünüz...Bir bakmışsınızki ondan başkasını göremiyorsunuz...Bu kadar yabancı bir ses hayatınızdaki tüm seslere bedelleniveriyor..Ansızın yüreğinizin daha hızlı çarptığını,gözlerinizin bir başka baktığını farkediyor endişeleniyorsunuz önce..Sonra tıpkı bahara teslim olan ağaç dalları gibi kendinizi yeşermeye bırakıyorsunuz..Tek tek yavaş yavaş çıkan o minicik yapraklarınız Martın ani bir soğuğu gibi çıkan yanlış bir bakış ya da yanlış bir sözcükle donuveriyor.O bakışlarını binlerce gözden ayırt ettiğiniz gözler size bakmıyor artık o ses size seslenmiyor..Ama biz şimdi baharın gelişini konuşuyoruz farzedinki donmadı filizleriniz, sevdiğinizin beğeni dolu bakışlarıyla giderek büyüyor renkleniyorlar.Sonra çiçekleriniz beliriyor.Vücudunuzun her noktasından fışkırıyorlar...Daha bir albeni daha bir ışık saçıyorsunuz çevrenize.Nisandaki kiraz ağaçları gibisiniz.Donanıyorsunuz sevgiyle baksanıza..Aynada bile farklısınız artık..
Baharın ve aşkın ışıltısı parıldıyor heryerinizde.Bir mevsimin tüm gerçekleri yüreğinizde..Bir aşkın tüm gerçekleride...Ilık çam rüzgarları altında yapılan bahar gezintileri,yakamozların bir başka parıldadığı o sahil turları,bir aşkı ve baharı güzel kılacak herşey...Sizinledir artık..Fondada bir Sezen Aksu şarkısı”Ben her bahar aşık olurum,rüzgar olur yağmur olurum”
Ve bahar yavaş yavaş yaza dönmeye başlar.Dallarınız hızla büyümeye çiçekleriniz meyveye dönüşmeye başlar. Şanslıysanız sevdanızda büyüyordur sizinle.. Meyveleniveriyordur bir başka yürekte...Ona uzattığınız dallarınızı bağlanma diyeti,ona sunduğunuz meyveleri aşırı bir sevda olarak görmüyor ve birlikte sizinle tadını çıkarıyordur mevsimin.Beraber yaşandıkça tüm mevsimlerin daha bir güzel olduğunu görüyorsunuz artık.Yazın sıcaklığı dallarınızı ve tüm gövdenizi daha bir kuvvetli kılıyor sanki sevdanız gibi aynı....
Şanslıysanız sevdanız yaz mevsiminde kalır ama ya değilseniz...Mevsimlerin seyri sevdanızla büyür...Sonbahar sizin semtinizede uğrar.Özenle büyüttüğünüz yapraklarınız önce kırmızı sonra sarıya döner ve kendilerini yerlere atarlar...Yüreğinizi bomboş bir yalnızlık sarar...Sesin varlığını özlersiniz...Gözlerin varlığını özlersiniz...Bırakıp gitmesinin hazzı ve sıkıntısını kabul etmeye başlarsınız yavaşca.Şarkılar sonbahara döner,şiirler sonbahara döner...Ve siz bir yalnızlığı yaşamaya başlarsınız sonbaharla....
..
Dünya dönüyor ise, kış da gider, yaz da gelir,
İnsanın sabrı taşmazsa, elbette bahar gelir,
Hep kış olsun diyenlerin, burnundan bir gün gelir,
Sabredelim gönül dostum, sabrın güzeli ile,
Devran bir gün dönecektir, baharı bekleyene,
..
Ben zaten sevmezdim kış mevsimini
Aylardan Kasım'dı tanıdığımda seni
O kadar sıcaktın'ki üşümüyordum bile
Nerden bilirdim sonradan buz keseceğini
Ben zaten sevmezdim kış mevsimini
Aylardan Kasım'dı yüreğime yazdığımda seni
..
bu hayatta
Gelene Pış Pış,
Gidene Kış Kış Diyeceksin...
..
Kış güneşinin artık ısıtamayacağı bir yerdeyim
Ellerimde bir demet anı eskisi
Hüzüne bulanmış gözlerimdeki umut
Yüreğimde sevda heybesi…
Kış ayazının artık soğutamayacağı bir yerdeyim
Sözlerimde sadece uzak bir umut
..
KIŞ
Açarken gözlerimi bir sonbahar sabahında
Sarı yeşil renklerin hepsi doğada
Kış yaklaşırken dağlara ağaçlar isyanda
Yaprakları dökülüyor dalarken uykuya
..
Kış Güzeli
Bir mevsim seçtim kendime.
Mevsimlerden adı bahar olsun.
Bana gelişlerin ve sevişlerin gibi
Kollarımın Arasında sıcacık ol.
Ruhuma güneşi giydiren sen.
..
Seni düşünüyorum seni
Karnın tokmu sırtın pekmi
Kış kendi aleminde
Bilmez fukaranın derdinde
Seni düşünüyorum seni
..
Sensizlik zor geliyor, seni andığım zaman,
Hasretin bağrımı deliyor, yaman mı yaman,
Yememiz, içmemiz hiç ayrı gitmezdi taman!
Mahrum kaldım yine zatından, bir kış gecesi!
Gündüzleri, geceleri kovaladın durdun,
Masum bakışlarınla, beni derinden vurdun,
..
Bu asır zalim bir kış gülüme
Zaman kara kış gülüme
Üşüyen gönlüm şimdi
Zamanda zaman yok sevgiyi yaşamaya
Mideye zaman var gönle zaman yok
Şu ahir zaman gönlüme ok
..
Bilir misin; ben en çokta kış sabahlarını seviyorum
Kışın vaktiydi takvimler, bedenini buldu şu ruhum
Sene altmış sekiz, kasımın altısı, ömrüme yol tuttum
Soğuk bir nefes girdi ciğerime ilk, buzda can buldum
Ben bir kış vakti ben oldum, şimdi ömrü kışa vurdum…
S.Güler-23.10.2014
..
İhanet, ikiyüzlülük, vefasızlık yoğun bir kar yağışı... Bir ölümcül acının tam altındayım. Parmaklarım donmakta, ayaklarım kaymakta, ellerim beni kurtaramamakta. Kocaman bir çığlığım. Bağırsam çığ altında kalırım, sussam donarım. Bir beyaz masumiyetin içinde bir ben miyim suçlu? Gözlerimdeki karı atmaktan yorulur bakışlarım. Ağlasam gözyaşlarım buz, nefesim ayaz olur. Üşürüm ölümcül yalnızlığın içinde. Kimse duymaz sesimi. Her yer kardan dağ, buzdan nehir... Bütün yollar bana kapalı. Yüreğimin, beynimin buz kestiği ayazda ve kışta, bir acının keskinliğinde soluğum kesilmekte. Ufkumda hiç güneş görünmemekte. Tüm insanlar ya dalları kar dolu ağaç, ya da sesimi duyunca üstüme çöken bir çığ. Beyaz esaret altında, zenci bir köleyim. Ne olur buzdan sarkıtlar içine beni mahkum etmeyin? Kaçışlarım, ayak parmaklarımı dondurmakta. Her adım atışım bana dayanılmaz acılar yaşatmakta. Kurtuluşum artık kendi elimde değil. Yalnızlıktan ve çaresizlikten parmaklarım donmakta. Neden kimse bana ağlamamakta? Neden bu kar yağışı yerine dünyama yağmur yağmamakta? Belki o zaman sele veririm, bir şişenin içine koyduğum yalvarışlarımı? Belki biri bulur gözyaşı şişemi ve unutturur bana çektiğim bunca çileyi. Yoğun kar yağışı altında önüm, arkam, sağım ve solum ihanet ve vefasızlık dolar. Ah bunca mahsur kalmışlığın ortasında, dünyam donar. Bir hayalin bile olmadığı bu buzdan ve kardan dünyada, acılar sopsoğuk bir gerçek halinde gökyüzümü kaplar. Herkes ak herkes pak... Bir temizliğin ortasında buz kesmiş bir kan lekesiyim. Adım ölüm, soyadım yaşam... Neden her zaman elimde bir mezar taşıyla gezmekteyim? Bir beyaz duman kaplar her yanımı, yandığımı kimse görmez ve herkes beni mutlu zanneder. Bir kar kaplar tüm dünyamı. Herkes beni kardelen sanır. Sanılar ve zanlar içinde gerçekten ben neyim? Bir ecel teri dökerken bile ya buzdan ya da kıştan bir esaretin içindeyim. Ne olur, üzerime çöreklenmeyin. Bir güneş olamazsanız da, bari gölge etmeyin. Sadece insanlığınızı benden esirgemeyin. Bırak güneş, güneş olsun; kış, kış olsun. Ey insanlar, sadece insana benzeyin. Yoğun bir kar yağışı altında, yüreğimi ve beynimi mezraya çevirmeyin.
..