Zehir zemberekçiden
Uykuyu sakini haraba verip
Bakar durur öylece rüzgar pervaneye yol yola insan insana
Uğultusu dinmeyen uzaklaşmalarla hancı yolcu meyhaneci dünya bir terminal çekip götüren kıskacın
Teminden tedariğe varıncaya kada serde sır
Niyette aşk
Kibritte yangın
Kanda heyecan varsa bu deli durumda sonsuzluğu sabredip bekleyemezsin ki
Bütün giriş çıkışlarını tutarak
Mutsuzluğu kabullenmenin sefil sığınağında
Ne his
Ne duyum
Ne sezgi
Ne fısıltı ne ıslık ya da çığlık..
Kimselere belli etmeden
Kimseler anlamadan bilmeden
Kendisinin yabancısı gibi
Küskün birlikteliğin
Bakımlı ve düzgün üzüntülerle
Neden dersenleri sorma gitsinlerle oyalayıp avutarak
Nesine Varmısın
Aşka evet misin
Yaparsın yapamazsın ladeşmesiyle bir küs bir barışık
Bir efkara tiryaki
Bir yalnıza hazin
Bir kalabalığa hozan
Bazı yılgın bazı kaçak bazı çehresi donmuş buz tutmuş nehir yatakları ve yeraltı şehri gibi
Kir ile yıkanan
Kargaşa ile kelepçelenen
Kara kış ile ayaz kumaşı giyinen
Kuş tüyü rüyalarda ve kaotik kabuslarda insanını sürüklemekten yaşam toprağını talana vermişliğe hoyrat
Kızıl bakır rengi demirci dükkanında sohbeti kesik ateşi körüklemekten mahsur
Eşik sokak panjurları kapalı azap kancasına çıtası çürük hengame çalımları takan tribün turnike ve
Ektiğini biçmekten yorgun mu yorgun
Buralar sade size mi mahsus soran yakın mesafeli meraktan
Rahatı bozulmuş kırış buruş bir yatak gibi mişli geçmiş bir zaman
Hurda bir saat
Eski bir yüz
Bulanık bir ses
Dolaşıp duran gölge misali
Orda burda sürgün
Hayata bulaşıp uğradığı her saniyeyi kayıp zamandan sayarak
Tarlalardan havalanan kuşlara
Damlarda kumrulaşan güvercinlere, su çeşmelerine, yağmur oluklarına ve…
Eski yazlardan göçen harman yerlerine ben senin için de yanarım diyen kibrit gibi
Birden bire köpürüp kabaran dalgalar
Ve can derdine düşmüş derinliklere boy veren..
Mavzerin dolumuna sürülmüş fişek gibi ne sebeple ne zaman ve kime patlayacağı belirsiz
Dur ihtarına uymayan vadiler yamacına sürgün sökün olmuş ateş duman kül gibi kış yemişine talip
Ayazda mahsur
Dilde hicran
Sazda susta solist esinti
Ordan bakınca oylum bucak dağlar tepeler bağrı bucağında mısın
Değil misin, ordan öteye bakınca seni gören. sana görünen
Sazlar seslerle seyri saatin ….
Sararmış çimenler kuşlar dereler çaylar salkım söğütler bahçeler koruluklar selvi kavaklar mısın
Aralık gırnatacısı değil misin
Dünyasında yaşadığın yahut ordan bakınca sağ mısın , ölü müsün, var mısın hiç misin
İnsan mısın kimsin
Nesin
Necisin
Aralık/25
Kayıt Tarihi : 29.12.2025 19:35:00
Şiiri Değerlendir
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.




Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!