Kırmızı şarap ve yalnızlık

önümde kelimelerin esaretinde dağlanmış günler var
ılık ıslaklığın süzülüşünü silmeden devam
...düşe kalka
hayat geçiyor/adımlarım kısa...korkak

rıhtımlardan uzaklara doğru dikip bakışları
sessizce adının haykırışları vurur bağrıma
her an sarılmış yüreğime matemin
...içimde hiçlik

ırgatların döşümü kaza parçalaya deştiği yerde
seni saklıyor anılar
zor be gülüm...hem de öyle zor ki
ılımadan ve ışımadan gün
unutabilmek seni adamakıllı

şarap şişelerinden sızan
kırmızı damlada dudaklarının bendeki sarhoşluğu
ardıma sıralanmış hatalarda
içimin yangını ve
senli saatlerin sancısı

rengarenk sevinçlerimin
solgun silikliğinde yiten zamana
suskun kızgınlığım
azar azar aldığım yollarda
silemediğim izlerinin derin darbeleri
belli
palazlanmamış daha bendeki ben
...ki hala sen çınlıyorsun kulaklarımda

varsın çürüsün içimde o en taze düşlerim
essin deli fırtınalar dağıtıp eşsiz aşk şarkılarını

yakut renkli sarhoşluğumda bırakın beni şimdi
acılı tüm şarkıları çalın
bağıra çağıra
ve lütfen gidin
...gidin
bir başıma koyun beni

ne çok olmak ister gönül artık
...ne de üşümek kaldırımlarda
ıssız...ıslak...yapayalnız
zor be gülüm...çok zor...hem de öyle zor ki

oysa artık demirlemiyor limanımda
sana ait hiçbir şey
söyle...durma vur yüzüme
ıramış bir sevdanın ardından yazdığım
kaçıncı şiir bu
kaçıncı kırmızı şarap
yalnızlığımla kadeh kadeh içtiğim

ve daha söylenmedik sözlerim var
yaşanmadık onca şey üzerine
bir kadeh kırmızı şarap daha
şerefe

Atilla Güler