Ülkemin gözbebeği, Trakya'nın nurusun
Gönül şelalemizden akarsın Kırklareli! …
Özgürsün kuşlar kadar, sular gibi durusun
Efkârlı nazarlarla bakarsın Kırklareli! …
Hızır Bey Camii'nde okunmakta ezanlar
Şehrengiz güzelini vasfedemez ozanlar
Kırklara karışmıştır tarihini yazanlar
Şimşek olup göklerde çakarsın Kırklareli! …
Evvel sensin, ahir sen; yurdumuz gelir önce
Vatanlaştı coğrafya akıncılar göçünce
Söner yürek yangını hardaliye içince
Bayraktaki ayyıldız, vakarsın Kırklareli! …
Bu şehri vatan kılan, kırk yiğidin adıdır
Bıldırcın kâğıt kebap, damakların tadıdır
Yurdundan göçenlerin kavuşmak muradıdır
Gurbete düşenleri, yakarsın Kırklareli! …
Sana olan hasretim eksilmek bilmeyecek
Uzak kaldıkça senden bu yüzüm gülmeyecek
Vuslat gerçekleşmezse huzurum gelmeyecek
Gölgemizi peşine takarsın Kırklareli! …
Ruhumuzun bamteli, gönülde özge yârsın
Marmara'nın incisi, büyülü bir diyarsın
Yurdun serhat bekçisi, ne kadar bahtiyarsın
Gönlü düşürdün yere, sakarsın Kırklareli! …
Ömür ağacımızın gün sarısı gazeli
Bahtıma yazılmışsın, ebedî ve ezeli...
Gönüllerin fatihi, şehrengizler güzeli
Hüzün dolu kadehsin, efkârsın Kırklareli! …
Yıldız, Mahya Dağları teslim olur dumana
Lüleburgaz Köprüsü meydan okur zamana
Yüreğim dara düşse sen gelirsin dermana
Hicranın ateşinden bıkarsın Kırklareli! …
Bu gönül tahtımızın eşsiz sultanısın sen
Dünya denen gurbetin yüce mihmanısın sen
Sözün kanun hükmünde, hanların hanısın sen
Engelleri kaldırır, yıkarsın Kırklareli! …
Kakava şenlikleri coşkusudur yaşamın
Renkleri kıskandırır giyimin ve kuşamın
Seyredilmeye değer; suretin, ihtişamın
Aydınlık yarınlara çıkarsın Kırklareli! …
Ergene nehri başlar Istranca'dan akmaya
Emsalsiz dağın, taşın; doyulur mu bakmaya?
Hakkın var mı ey şehir hasretinle yakmaya?
Gurbetçinin canını sıkarsın Kırklareli! …
Serdengeçti erlerden düşman dilerken aman
Murad Hüdavendigâr fethine yazmış ferman
Traklardan bugüne tazelenmekte zaman
Kem sözü ağızlara tıkarsın Kırklareli! …
Akıncılar diyarı, kırklara ermişsin sen
Maneviyat bağından gonca gül dermişsin sen
Bu gencecik yaşında âh neler görmüşsün sen
Lale, gül, mor menekşe kokarsın Kırklareli! …
Doğal güzelliğinle cenneti andırırsın
Şirin, tatlı dilleri şekere bandırırsın
Uzağına düşeni aşkına yandırırsın
Hicranın ateşine sokarsın Kırklareli! …
Bir yanda Babaeski, bir yanda antik Vize
Şirin mavi Kıyıköy, komşu Karadeniz'e
Karanlık geceleri çıkarırsın gündüze
Şafağın müjdecisi sökersin Kırklareli! …
Sıladan uzak düşen, çekmeye mahkûm elem
Trakya'nın yıldızı, âlem içinde âlem
Eşsiz güzelliğini nasıl anlatsın kalem?
Gözlerinden kanlı yaş dökersin Kırklareli! …
Kırklar denen tepede nice şehitler yatar
Antik Kanlıgeçit'te tarihin nabzı atar
Mahya Dağı'nda güneş, gülümseyerek batar
Efkâr olup içime çökersin Kırklareli! …
Bahar gelir yeşerir Istıranca Dağları'n
Bugünü kıskandırır o görkemli çağların
Bağbozumu şen olur bahçelerin, bağların
Özlemin çilesini çekersin Kırklareli! …
Ne çok özledik bilsen; yaylanı, kırlarını...
N'olur saklama bizden, aç bize sırlarını
Yarına köprü yaptık geçmiş asırlarını
Benim gibi boynunu bükersin Kırklareli! …
Kayıt Tarihi : 31.10.2016 23:34:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Nihat Malkoç](https://www.antoloji.com/i/siir/2016/10/31/kirklareli-sehrengizi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!