(Bu bir rüyâ değildir!)
Uykumun ortasında, sayhâ ile uyandım
Gâibden nidâ geldi, kalk! Fırla döşeğinden!
Ürpertiyle işittim; kan-terlere boyandım
Nûr yumağı süzüldü, kapının eşiğinden...
Titreme sardı birden;
.............................Dedim:
........................................-Mahvoldum, yandım...
Fer gitti gözlerimden, şeklim kaskatı oldu
Rengi uçtu benzimin, isfirâr üzre soldu
Kuşattı bir sessizlik, hükmetti her tarafa
Korkudan bakamadım, göz ucuyla etrâfa
Tüylerim diken diken, kalbim güp-güp vuruyor
Kapı aralığında, sanki gölge duruyor
Pür-dikkat bekliyorum; aceb ne ola şimdi?
Bir yandan da merâkım; sesin sâhibi kimdi?
Hayâlimde, Bin türlü düşünceler oluştu
Beynime hücûm edip, hepsi orda buluştu...
İkinci bir komutla geldi yeni bir emir;
Buzdağının içinde, kestim âdetâ demir...
-Düş peşime! Tâkib et! Kalk bakalım yerinden!
-Üstündeki örtüyü, at çabuk üzerinden!
Peri kızı şekline, bir nûrânî bürünmüş
Ne hoş koktu ortalık; anber tozu sürünmüş
Tütsülüyor etrâfı, sağ elinde buhûr var
Altı-Yedi renk dizdi, buhûrdaki dumanlar
Gözlerimin ucuyla, iliştim ki yüzüne;
Siyah sürmeler çekmiş, gökmâvisi gözüne
Sol elinde âsâsı, zebercet işlemeli
Zümrüt gibi parlıyor, ona ne demeli?
Kaldırdı sağa doğru, işâret etti yönü;
Tüm mekânlar kayboldu, yol oluverdi önü
Yürüdük yavaş yavaş, istikâmet üzere
Gidiyoruz birlikte, bilinmeyen bir yere...
O kadar yoldan sonra, nereye varsak heyhât?
Dâr-ül Bekâ eyleyen; önümde, Kırkbir Zevât
Kabristân'a gelmişiz daha Türkçe'si yâni,
İrkildim birdenbire, görüverince ânî...
Bir grup kalabalık, mezârlığın başında
Biri sohbet hâlinde, çün musallâ taşında
Durakladı ve baktı; dikkatle süzdü beni,
-Muştulu haber için getirdik bizler, seni...
-Mahzûn olma! Üzülme! Arkandayız biz senin,
-Kırklar, bundan böyle bil; oldu duâ edenin! ..
15.11.2001 Münih 03: 05
Mustafa Engin KaratayKayıt Tarihi : 11.4.2002 20:19:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!