Zamanın akmadığı bir sabaha uyandım. Gözlerimi açtığımda, odada senin kokun hâlâ vardı, ama sen yoktun. Sanki birkaç saat önce burada olmamışsın gibi, sanki hiç yanımda durmamışsın gibi… Ama en çok da sesin yankılanıyordu zihnimde. Bir boşluk… açıklanamayan, anlamlandıramadığım, tarifi imkânsız bir boşluk.
Giderken bir sebep bile söylemedin. “Böyle olması gerek” dedin sadece. Sahi, böyle mi olması gerekiyordu? Bir yol çizilmiş de biz mi fark etmeden o yolda yürüdük? Biz seçmedik bu ayrılığı, biz istemedik. Ama kaderin kalemini kim tutuyorsa, bizi farklı satırlara yazmış olmalı.
Oysa en güzel yerinde kalmış bir şarkı gibiydik. Tam en güçlü nakarata ulaşacakken aniden susan bir melodi. Söylenmemiş sözler, tamamlanmamış cümleler, belki de hiç atılamayacak adımlar…
Zamanın her şeyi çözdüğünü söylüyorlar. Ama biz kırık saatler gibiyiz. Aynı anda durmuş, hep aynı hayali kuran, ileri gitmeyen, geçmişi tekrar tekrar yaşayan… Saatin akrebi ve yelkovanı gibi; yan yana ama asla kavuşamayan.
işleri düşünmekten
Kalabalığın içinde kalabalıktan biri
Gecenin içinde bir yıldız, yitip gitmiş çocukluk gibi
Sevgilimsin,ak dişlerini öpüyorum, aralarında bir mısra gizli
Dün geceki tamamlanmamış sevişmeden
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta