Kırık Pusula..
Yosun tutmuş kuyuların dibinde aradım seni,
sessizliğin çığlık attığı o en karanlık demlerde.
Hiçbir ayrılık, iki kişiyle başlamazmış meğer,
senden kalan o derin boşluğu kucakladım sadece, çaresizce.
Dağların ardında kaybolan bir yankı oldum,
gölgelerin fısıltılarıyla doldu içim usulca, derinden.
Hiç açmamış çiçeklerin solgun yapraklarında adın kazılı,
gözlerimi her kapattığımda,
zaman, kumdan bir kale gibi dağılıyordu ellerimde, acımasızca.
Bazı ruhlar gökyüzüne kanat açar, özgürce yükselir,
bazı ruhlar dipsiz kuyulara dalar, karanlıkta kaybolur.
Yüzüme dokunma, sakın,
orada hâlâ bir "hatıra" kırıntısı var, narin ve solgun, tıpkı eski bir yaprak gibi,
ve senin dokunuşların çoktan geç kaldı, çok uzak, erişilmez.
Bir anıyı sevmekle, bir ruhu yaşatmak arasında sonsuz uçurumlar var,
ben, o uçurumda savruldum, bir yaprak misali, rüzgarın oyuncağı.
Bir saatin tik takında, yalnızlığın ritmiyle,
bir mumun titrek alevinde, umutsuzluğun dansıyla,
bir "belki"nin içinde yankılanan çığlıkta, ıssız ve derin, tarifsiz bir acıyla.
Duyamazsın sen, çünkü kelimelerim değil, sessizliğim konuştu, en derininden.
Bir gece uyandığında içine acı veren o dert, o tarifsiz sızı,
benimle aynı yalnızlığı taşısın, ve sonsuz ve acı, bir ömür boyu.
Çünkü sevda, bazı yüreklerde şafak söktürmez artık, karanlığa mahkum eder.
Bazı yüreklerde zaman bile durur, öylece kalır, donmuş bir an gibi.
Ve bazı suskunluklar, sonsuzluğa uzanır, dipsiz bir kuyu gibi, hiç bitmeyen.
Şimdi beni unut, kül olup savrulduğum gibi, rüzgarın önünde, sonsuz bir yolculuğa..
Hasan Belek
12 04 25
Akçay
Kayıt Tarihi : 18.7.2025 18:42:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Yosun tutmuş kuyuların dibinde aradım seni, sessizliğin çığlık attığı o en karanlık demlerde. Hiçbir ayrılık, iki kişiyle başlamazmış meğer, senden kalan o derin boşluğu kucakladım sadece, çaresizce.
TÜM YORUMLAR (1)