bir ev düşünün
gün yüzü görmemiş
oturulmamış yatılmamış
hırlar kapıları
saçaklarından damlar
şıp şıp şıp
su
bir ev düşünün
masada daktilo
çoraplar, terlikler
aynı yatak aynı divan aynı yastık
ışıksız merdivenler
puslu düşünceler geçer gramafondan
derbeder gök gürültüleri pencerelerde
dört yönden sarmış odayı
kırık dökük her şey
sessiz bahçeleri
sonsuz bir ufukla kuşatılmış
her duvarı çatırdıyor
siyahi gök yıkılıyor
bir siyah kadının uzun kara saçlarına
kara bir duvardan aşağı tepetaklak yuvarlanıyor saatler
kör kuyulara akıyor zaman
bir ev düşünün
kadının öte yarısı
gelincik çiçeği gibi
kırmızı renkli
küsmüş incinmiş
içinde ecnebi adamlar
bosna sürgünü
bir ev düşünün
içinde yeşil seccadeler
tapınma zamanında
gök ile yer arasında perdenin inceldikçe inceldiği
ayak altına serilmiş
sokaklarında günlerce
her köşe başında meleklerin kol gezdiği
özleyen gözlerin
yolları gözlediği bir ev olsun
her yolu ayrı bir şehre götüren
deniz dalgalarıyla yıkanan
içinde
üç gün üç gece
hikayesini dinlediğim
bulut soluyan
deniz içen
annemin başörtüsü gibi gök mavisi
bir ev düşünün
rengarenk uçurtmalar uçurduğum
ninnilerle büyüdüğüm
karanlıklar içinden güneşe bakmayı öğrendiğim
hayaller kurduğum
beyaz peynirin
kara zeytinin elimden düştüğü
bir ev düşünün
cinayetler işlenirdi her gece
cümle yıldızlar
sabah nasıl olacak diye beklerdi
yıldızlar vurulurdu alnından
ağıtlar düşerdi sözlere
postalların altında
aynalar kırık
yağmalanmış
tükenmiş
paramparça
bir yere kıvrılmış
ağlardım
gözyaşlarımı taşırdım cebimde
bir ev ki
yorgun
kırgın
biraz öfkeli
acıklı bir şarkı
içli bir şiir
içinde kurumamış sevdalar mevcut
her renkte
ruhumda silinmez izler bırakmış
redfer
İlyas KaplanKayıt Tarihi : 11.10.2017 14:55:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!