Gün biterken dorukların beyaz bulutları solmuş
Alaca karanlıklara, hayaletler dadanmıştı.
Ahali uyku faslında, beşeri kargaşa durmuş
Kör ve sağır duvarlardan, feryatlar yankılanırdı.
Bu ahu-zar, albino kız, sekiz dokuz yaşlarında
Kimi abraş, kimi akbaş, lakap koymuşlar adına.
Gücenir, fark ettirmeden, kapanırdı odasına
Kasvetli geceler boyu, hıçkırıklarla ağlardı.
Son çare bilmiş ninesi, kına yakmış saçlarına
Bundan böyle ‘Kınalı Kar’ denilmişti lakabına.
Bu adını pek sevse de, dudak bükerdi hayata
Zira körpe yüreğinde, koca bir uhde kalmıştı.
Fazla iyi seçemezdi, okur yazarlığı azdı
Hazır cevap, hızlı hesap, tatlı cadı, yaramazdı.
Yoksundu şefkatten yana, analığı uğrayamaz
Babası dağda eşkıya, pençe vurur, azarlardı.
Kadim dostluğu, sevgiyi, Vefa Çavuş'ta bulmuştu
Karakolun etrafına, çiçek bahçesi kurmuştu.
Buğulu penceresine, beyaz güvercinler konmuş
Avuçlarıyla kayırır, sevmelere doyamazdı.
Takla atardı göklerde, ahenkle kınalı karlar
El çırpar, şarkı söylerdi, bahçelerde Kınalı Kar.
Çavuşun gözünde Nazlı, canlanırdı şirin kızı
Dinerdi hasret sancısı, senfoni bitene kadar.
Bir bayram sabahı yine, Çavuş seyire çıkmıştı
Susmayan tüfek sesleri, askeri merak sarmıştı.
Yokuştaki engebeler, iki solukta aşılmış
Koruda ezik bir kafes, bir çift güvercin buldular.
Eğreti duvarlarına, kahpece kurşunlar yağmış
Eyvanın beyaz örtüsü, al kanlara boyanmıştı.
Şu Cennet yolcularının, nurlu bedenleri kalmış
Dinmişti tüm acıları, varsın yakılsın ağıtlar.
Kayıt Tarihi : 8.4.2009 20:45:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

başarılarınızın devamını dilerim. selam ve dua ile
TÜM YORUMLAR (3)