Vallahi de çok gezenti bunlar yahu. Gez gez nereye kadar be anam, azıcık da evde otursanız da bu magazin gazetecilerini de rahat ettirseniz biraz diyorum, anacım. Yedi gün otuz saat bu zibidi sanatçıları takip etmekten bıktık usandık billahi, hayır işten ayrılalım bırakıyoruz desek, aç kalırız bir bildiğimiz iş bu var, magazincilik... Bakalım nerelerde rastlamışız bu sanatçılarımıza... Hadi takılın peşimize...
Ünlü top model Yonca Sürgit hanımefendiye Etilerde bir barın çıkışında rastladık. Eee haliyle burada ne yapıyorsunuz, Yonca Hanım dedik. O da ne dese beğenirsiniz? ''Ben hayatımda bir kere bile bara filan gitmedim, gitmem de, sadece bir arkadaşa bakıp çıkacaktım.'' dedi... Dedi demesine de biz de hadi diyelim ki inandık...
Değerli Sinema Sanatçımız Sinem Sinematik Marmaris de çarşı pazar gezerken objektiflerimize takıldı her ne hikmetse... Sonra döndü bize ''Aman ha çocuklar ben magazini hiç sevmesem de siz yine de sizleri benim çağırdığımı kimselere söylemeyim emi.'' diyerek olaya noktayı peşinden de noktalı virgülü koymuştur...
Bir de baktık ki İzmir'in Kordon Boyunda karşımıza ünlü dizi oyuncularımızdan yakışıklı ve kızların baş belası, hem de derinlerde ki sevdası Tarık Kanırtkan çıkmaz mı? Çıkar tabi ki... Yanında ki güzel bayanı da sorunca, ''Öyle sizin zannettiğiniz gibi kesinlikle değil, teyzemin kızı, deyip.'' işin içinden sıyrılmaya çalıştı... Tabi biz nereden bilelim teyzesinin kızı mı değil mi, inanmış gibi yaptık...
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta