Bir yaz günüydü…
Çocuklarımdan ayrı kalmak zorunda bırakıldığım bir yaz günü. Rotasız bir gemi misali ayaklarım beni Van Gölü kenarındaki çay bahçesine götürmüş, içgüdüsel bir davranış sonucu, boş olan masalardan birine oturmuştum. Karşımda eski iskele, iskelenin üzerinde olta ile balık tutan insanlar… Ve her dolu oltanın ardından gelen sesler… Kimisi her attığının dolu çıkmasıyla övünüyor, kimisi de bir seferde oltasında birden fazla balık tutmuş olmanın gururunu yanındakilerle paylaşıyordu. Sevinç çığlıklarını net duymuyordum ama birkaç defa onların yanlarına gitmiş ve o tatlı rekabetlerini izlemiştim. Dünyada, karşıdakini kırmayan ender rekabetlerden biriydi olta rekabeti.
Tatvan Meslek Yüksek Okulunun tatilde olmasına karşın hafta sonu olduğundan sahildeki çay bahçeleri ve sahil boyu kalabalıktı. Okul açık olduğu zaman öğrenciler sık sık buraya gelir, kızlı-erkekli sohbetler ederlerdi. Yaz aylarında evlerine giden gençler, benim ruhumu sıkan bu şehri özlüyorlar mıydı acaba? Benimse ne zaman döneceğim belli değildi. Doğu Anadolu’nun en büyük ve en gelişmiş ilçesi, bedenimi esir etmiş, sanki ruhumu mengenede sıkıştırıyordu.
“Boş oturmak ayıp olur! ” düşüncesiyle istediğim çayı aç karnına yudumlayıp çocuklarımı düşünürken, yöresel şivesi ile kadife gibi bir ses duydum:
—Abey tartam? Kilosunu bilene beleş…
Tam da kendi çocuklarımı düşünürken, bu çocuk da nereden çıktı? Sesini duyuncaya kadar, gözümün önünde durduğunu bile fark etmemiştim. Çocuklarımın yüzlerini öpmeye giden ruhum, onun sesiyle bedenime dönmüş, aklımı da yerine oturtmuştu. Kısa bir zaman sonra kendimi toparlamış olmalıydım ki sordum:
Artık birbirimize iki yabancıyız.
Her ne kadar acı olsa, ne kadar güç olsa
Her şeyi evet, her şeyi unutmalıyız.
Her kederin tesellisi bulunur, üzülme.
Sevgili Mustafa bey;
Harika bir çalışma olmuş....
Yazan yüregi ve kalemi kutluyorum.Mutluluk yüreginizden tebessüm yüzünüzden asla eksik olmasın..Saygı ve kalbi muhabbetlerimle...Sezai Binici/umut_adam/Erzurum
Çok hüzünlü bir olay,gözlerim doldu.Öyle çok Ahmet'ler Ayşe'ler var ki sokaklarda,geleceğimizi de onlarla sokaklara gömüyoruz aslında.Çok yazık.
Yüreğinize sağlık.Kutlarım.
elif ay
KALEMİN GİDEREK BÜYÜYOR GURUR DUYDUM SANA ARTIK SADECE ŞAİR DEMEK YANLIŞ
çok güzel bir anlatım olmuş bende gözlerim dolu okudum yazdıklarınızı yaşanmışlıklar berde böyle edebi cümlelerle yazılınca çok zevkli okunuyor yürğinize sağlık
Abey tartam? Kilosunu bilene beleş…
Terazinin bir kefesine kendimi, diğer kefesine onu koydum. Kimin derdi büyüktü acaba? O an aklıma şu söz geldi ve halime şükrettim:
Ha unutmadan! Seni çocuklarından ayıranlara söyle, onlar kilosunu bilse bile onlara beleş yok!
çok güzel...harika zevkle okudum kalemin daim olsun yüreğine saglık mustafam..
yüzün hep gülsün gardaşım.
sevgiler saygılar
Sevgili dostum Mustafa bey,
Kendiniz gibi bizleride alıp götürdünüz Mavi Van gölünün derinliklerine.Yıllar önce Ahlat'ta buna benzer bir olay geçmişti başımdan,oradaki çocuk boyacıydı.Kalemine,düşüne saglık.Kutluyorum.Selam ve sevgilerimi bıraktım.
Merhum M. Âkif ERSOY:
“Gitme, ey yolcu, beraber oturup ağlaşalım:
Elemim bir yüreğin kârı değil, paylaşalım”
diyordu bir şiirinde. Ben de hikâyeni okuyunca bu dizeleri hatırladım Sevgili Kardeşim.
“Kilosunu Bilene Beleş” Çok başarılı bir hikâye...
Durum hikâyesinin kurucusu olan A. ÇEHOV ve bizdeki babası S.F.ABASIYANIK, keşke okuyabilselerdi bu hikâyeyi.
Gerek kurgu, gerek teknik ve gerekse anlatım eksiksiz, mükemmel...
Tabîi ki insan yaşayınca daha farklı oluyor. Bu, Boğaz'da viski yudumlayarak Anadolu insanını anlatmaya benzemiyor.Suyun içinde olunca insan, oradaki görüntüyü çok daha başarılı aksettirip, dalgaların oluşumunu daha iyi gözlemleyebiliyor.
Tek bir şey söylemek istiyorum -benim cephemden görünen- eksiklik adına: Son cümleye gerek yoktu. Hikâye, Ahmet'in:
'—Ha unutmadan! Seni çocuklarından ayıranlara söyle, onlar kilosunu bilse bile onlara beleş yok! ...' cümleleriyle bitse çok daha başarılı olurdu diye düşünüyorum.
Yüreğin incinmesin Mustafa'm, Rabb'im seni yalnız bırakmasın. Bu 'kara' günler de geçer elbet. Yarınların çok daha güzel olacağına inanıyorum. Çünkü 'surda gedik açıldı.'
Selâm, sevgi ve kalbî muhabbetlerimle... Ali Şeyh ÖZDEMİR
gerçekten buruk. harika bir öykü.tebrikler
Yaşanmışlık kokuyor burcu burcu! Ama epeyce de buruk. Tebrikler Mustafa. İnşallah utanması gerekenler okur...
Abi tüylerim diken diken oldu. Yemin ederim ki bir sızlama duydum içimde. En can alıcı yeri son kısmıydı. Tebrik ederim. - UĞUR BENEK
Bu şiir ile ilgili 29 tane yorum bulunmakta