31
gerçeğe ergi hakikati sezgi ve dahi
ütü masasında hüzünle yatan deli gömleği
ah uçlar kuşardı kuşurumlarda ki
martı üveyik ve serçe biraz belki
akdenizdir hedef militarist ereksiyon
at başı ilerleyip orta doğunun ırzına
geçip gitmekten başka bir de
ambulansta direksiyon
32
koştur bizi mozartın derinliklerine
ey ölümün maviye ve beyaza dönüp duran
gürültülü kornası horn
zıtlıktan zâtlık çıkar bu devirde
sis bir gecenin diğerine oranından
ve bir oranın diğerini kesmesinden ormanlaşır
33
büyüdü kuşlar ve plastik sürahilerin tanrıları da
büyüdü büyüdü büyüdü çinko damlar
bazı geceler burkuk
bazıları bırakılmışlıktan yapılma
Ecmain..
34
gözlerime bak
korkunç bir titreme tutuyor beni
gözlerinle bak
içime ağır ağır ölüm çöküyor
dışına doğru genişleyen ve
içe büzüşük bir alemin
oldukça kenarlarında
yüzüme saçlarıma ve ellerime bak
sıtma tutar beni sen bana bakmazken
gözlerime gözlerinle bak
35
bir kuşu bir trenden kazıyıp kazanmak mümkün değil
orman fotoğraflarına sihirli bir el değmedikçe
sürgit bir yıldız kamaşması değil halbuki alem
inceden kelimeler ve fizik kurallarıyla yavaştan
ölüyorum ölüyorsunuz ölüyorlar
36
sabahın ilk kravatı bir çiy damlasının boynuna asılıysa
bu bize
yeryüzünün sonraki günleri hakkında biraz fikir verir
aklına su ve kuyu resimleri doluşan her çocuğun adı daima Yusuf’tur
yere dik açılı bir sevinç bırakır güneş her sabah
yakın asyada ve tüm hayatiçerenküreselköy sathında
sakın boş yere sanılmasın yere düşmesi bir bayrağın
bayraklar ve çocuk cesetleri durmadan
yerlerde sürünmelidir
37
sabahın kuşlarıyla aynı lisanda
selamlıyorum seni
ey hayatın ve kalbimizin büyük hüznü
korkmadan gecenin ezasından
bir içim genişlik umuyorum
gözlerimiz için
çok keskin bir bıçağın çok ışıltılı şavkından
kanamasız bir şifa diliyorum
yüzlerimiz için
insan kırgınlığına em olsun diye gözyaşlarımız
yüksek yerlerden ağlayalım dünyaya
38
uzat kollarını bilekçedir yaklaşan
kara kirli ve savunmasız bir tarihe gömülmektir zaman
sen neden buradasın Henry
sen neden burada değilsin Waldo
kuşları gökyüzüne yakıştırmak
ve ay sebebiyle hüzünlenmektir tek derdimiz
çıkınımızda çok fazla günah var
susmakla olmayacak tazmin
madem ki yaşamak bir alışkanlıktır
müzmin ve habis bir urdur itiraz
asiler asla yenilmez
yenilmek aslen bir mecaz
39
bir asrın sonunda
bir diğerinin başında
tek çizgiyle değişen
tek noktadan çoğalan uzayan
gerginleşen genleşen
bir seremoni imiş meğer
yazgıma buhar makinesinin tesiri kadarmış
kirlenmiş sokaklar kuşlar ve akşamlar boyu uzayan
bu karanfil kokusundan mamul hayat
uzasın boynumuzun ve parmaklarımızın korkunç mahareti
uzaya doğru uzasın
içimize yurtsuz kelimeler gönder ey Rabb
kuş gibi / ağaç gibi / aç gibi / afrika gibi
40
yüzüme göklerden renkler
ve sesime isyan tınıları ekleyen Rabb
ulandıkça zamana mekandan çıkıyorum
çabuk al beni
..
muhtelifZamanlar2011-12-13
Şükrü ÖzmenKayıt Tarihi : 11.6.2013 17:45:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
"gözlerime bak
korkunç bir titreme tutuyor beni
gözlerinle bak
içime ağır ağır ölüm çöküyor"
şiire lafım olamaz sevgili şair..mükemmel bir şiir...gelip gidip okudum...ruhu kuşatan duygusuyla,şiir sesiyle,içsel derinliğiyle türünün en iyi şiiridir diyebilirim...resmen kıskandım işte...
bu arada yukarıda alıntısını yaptığım dizeye takıldım...'kuşlar uçardı uçurumlarda' olarak okudum bu dizeyi...eğer yanıldımsa,bilmek isterim...
candan kutlarım..saygı ve sevgi ile...
TÜM YORUMLAR (11)