Şahsiyeti firarda, sîreti kıl basmış.
Kral yapmışlar, önce babasını asmış.
Kıl kadar menfaate kıl kuyruk, kıl çeker.
Kıl testereyi alır da kıl gibi keser.
İşkillidir; kılı kırk yarar, kıldan kıla.
Burnundan aldırmaz kıl, ancak yıldan yıla.
Kılını kıpırdatmaz hiç, o kıl köprüye.
Aldırmaz, umurunda mı düşmek cup diye!
Kılına zarar gelmez, bütün dünya yansa.
Feryadı gör, kılına biri bir dokunsa!
Yahu, bu adamdan gel şimdi sen kapma kıl!
Yeni bir kıllık için hep peşine takıl!
12 Mart 2004 Cuma, Danimarka-Koge 00.10
7+6
____________________________
Kıl basmak: Aşırı şekilde kıllanmak.
Kıl kuyruk: Kılıksız, züğürt.
Kıl kadar: En ufak.
Kıl çekmek: Dalkavukluk etmek, yağcılık yapmak.
Kılı kırk yarmak: Büyük bir dikkatle incelemek, titizlik göstermek.
Kıldan kıla: Bütün ayrıntılarıyla, inceden inceye.
Kılını kıpırdatmamak: İlgisiz kalmak, aldırmamak.
Burnundan kıl aldırmamak: En küçük bir eleştiriye bile tahammül edememek.
Kıl köprü: Sırat köprüsü.
Kıl kapmak: Huylanmak, şüphelenmek.
Kayıt Tarihi : 13.4.2004 12:05:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Şeref Yıldırım
TÜM YORUMLAR (5)