gözüm kapandığında
bilin ki istanbulu düşlüyorum
yıldızlar düşüyordu elimize tutuyorduk
sobamızın kül attığı günlerde
buğusuna vurulmuştuk istanbulun
öfkemizden şimşekler yarattığımız günlerde
sokaklarında üşüyen çocuklar gibiydik
hiç değişmiyordu hayallere yazılanların sonucu
en uzak köşelerinde en küçük zerrelerinde istanbulun
yağan yağmurlardan sonra
pencerelerin önlerinde açardı rengarenk çiçekler
sanki bir hüzün karanfili göğsümde yıllardır
daha çok şey var
istanbula doğru nabzımın atışında
kalbimi sızlatıyor istanbula dair her şey
öyle çok özledim ki çocukluğumu
doğrusu her çocuk gibi çok üzgünüm
gözyaşlarım genzimi yeniden daha bir yakıyor
ağlayıp duran istanbul değil miydi
evde, işyerinde, sokakta, içten içe…
siliyorum adımlarımı kaldırımlarından
parmak uçlarımda eriyen kar taneleriyle
hiç bir ayrılık masalına benzemiyor
istanbulun üzerine yağmur yağardı
benim dünyamda yağmurlar başkaydı
üzerine kurşun yağardı gençliğimin
istanbul ağaçları yeşillenirdi ilkbahar mevsiminde
benim yüreğim cayır cayır yanardı günlerce
yanıp kül olurdu aşkından
kibrit kutularım vardı yanar , yanmaz
aşk ateşiyle yandıklarındandı uçlarındaki
çizik çizikti kalbim
ezikten ezik ruhumla…
yürek sızıları gibiydi istanbul
kirpiklerim ıslak..
çıkma çocuksu düşlerimde istanbul
gelip öpecek yanaklarımdan bir gün
bir başka masalın prensesi gibi
kat kat göklerden inerek
redfer
İlyas Kaplan
Kayıt Tarihi : 22.4.2018 12:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!