Bırakın beni!
Acılarımı
Gönlümce ve özgürce
Yaşamak istiyorum
Siz gidin
Biz aşkın karma bandosunda
İki acemi trampetçi
Vuruyoruz elimizdeki sopalarla
Vuruyoruz aşkın enstrümanlarına
Herkes çalıyor kendi telinden
Anlamıyor kimse, kimsenin hâlinden...
Ben büyüdüm küçük kız
Oyuncaklarım olmadan...
Çocuk olduğumu unuttum
İçimdeki ırmakları uyuttum
Bir yerlerde gençliğimi de yaşadım
Habersiz
Camlardaki yangınla başlar
İçimdeki yangın
Bir şeyler dolaşır içimde isimsiz...
Sokaklar haz vermez
Odam tat vetmez
Bir sarmaşık dolanır yüreğime
Bu akşam
İstanbul'un bütün yangınları
Benim beynimde
Yeniden can bulmuş gibi
Düşüncelerimi çılgın alevler sarıyor..
Gökyüzünü boyamış
Hepimiz yabancı ocaklarda tutuştuk
Buzdan yüreklere ateş olduk...
Külü yeniden yakmak
Şefkatin silindiği bu gecede
Karanlık kısraklarını
Mutluluk yollarına koşmak kadar
Açık pencerenin rüzgârında
Savrulan perdeler gibiyim
Uçuşuyorum her yöne her yana
Lâkin özgür değilim
Bir nefes çekiyorum derinden
Burnumda
Bin bir çeşit çiçek kokuları
Kalmıyor ses soluk
Aşkımı haykırmaktan
Uzanıp gökyüzüne
Göz dediğin
Onunkiler gibi olmalı
Manalı, sevecen, ürkek
Baktığı yeri kavuran
Değdiği yeri eriten
Her dilden konuşabilen...
Gözlerin
Alev dolu bir kadeh sundu
Gönlüme önce...
Gözlerin
Yeryüzüne düştüğü hâlde
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!