Kabul ediyorum..hatalarım oldu, yanlışlarım oldu, pişmanlıklarım ve keşkelerim..yenilgilerimde oldu, galibiyetlerimde.. ama şimdi geriye dönüp baktığımda hiçbirinden eser kalmadığını görüyorum. Bu hayatın bize sunmuş olduğu kaçıncı evre emin değilim…emin olduğum şeylerin sayısı da gün geçtikçe azalıyor, şimdi bu satırları yazarken bile ellerim kararsızlıkla dolaşıyor harflerin üzerinde. Bir cümle bitiyor diğerine nokta koyuyorum, bir düşüncem baş kaldırıyor oradan.. ardından öteki. Kendi kendimle çelişiyorken, neyim varsa kaldırıp atıyorum..sonra ardından yine aynı keşkeler. Ne bir eksik ne bir fazla, neyim eksik ki? neyim fazla? Aslına bakacak olursan, yapamadım hiçbir şeyi. Mesela tutturamadım hiç o pilavı, ya suyunu fazla koydum ya da pirinci eksik. İşte ben hep böyle, bir türlü ortasını bulamadım yaşamın. Ya eksik yaşadım ya da fazla düşündüm, bilirsin “çok düşünmek bir çeşit intihardır.” Ve ben ne zamandır çok düşünür oldum.. şimdi böyle de olmadı lakin, nasıl olur bilemedim. O vakit devam ettim, bir süre yazdım, uzunca düşündüm, biraz sildim, bakışlarım ilişti penceremin yansımasına..az da kendimi izledim..baktım olacak gibi değil kalkıp gittim oradan. Boynu bükük sokak lambası altında yazıyorum keşkelerimi, sen şimdi sorarsan bana bende bilmiyorum, sahi ne ara geldi mevzu buraya? Bunu çoktandır bende düşünüyorum, ama bilme.. uğurluyorum seni dehlizlere.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta