Küçük sularda büyük fırtınalar koparan
Boz bulanıklardan aşağı kızılırmağın
Eğri bir dalı da belki ismi konmadık kuşların yuvasıydı
Hozan bestelerde bir türlü perdesini bulamayan ağız mızıkalarınca ıslığımız
Kozaları dökülmeden evvel sılasına değirmi bağlara
Islığımıza alışıp gelen kırlangıç gibi yzın, yabanın
Gecelerin geç vaktinde doğan ay tebessümüyle nar tadına varmadan
Biraz sılasını terkeden güzlerden durduk yerde haber etse de
Paslı bir vincin sarkacından kütüüür kütür taş söküp
Kendini yapan insanı omzuna duvar yaslayan şehirleri askıya alır gibi sahipsiz
Cilis haşat..
Halis..Kancasına takılı soruların sonu gelmez noktalarınca mahsur
O nasıl iflahı kökünden kesilmekti ki? Çimenler yeşermeden saçağında solduğu
Söğütlü öz boyları ve tapanlıya değin arşın evlek,
Kerpiçle keven
Ve yağmurlara hasret sarnıçların gözden kaybını, gönülden ihracını çırım çığlıklarda
Sessizliğini bozup,
Yeminini de çiğneyip
Seni ve beni keşfetmeye çıkmış divane ne ki
Cıs cıbıldak yas tuttuğu yarımın
Tüm yarısına
Üstelik de çırasızlığına bakmadan kör mü kör
Karanlık...
Seyfi Karaca..........Nisan / 10
Seyfi KaracaKayıt Tarihi : 22.4.2010 21:02:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Saygılarımla
TÜM YORUMLAR (1)