Ben çiçekleri hiç sevmezken,
Senden sıklamen bekledim
Pembe begonyalar uzattığında,
'Çiçekleri bilmediğini öğrendim'
Normalleştirilmiş tüm kalıplara isyankar
Hiçlikten hiçliğe uzun bir yolculukta.
Canı ne acı çekerse hangi şifa
Bulamazsa HU, Bulursa ne ala...
Bir dilde sevemem seni, her dilde anlatmalıyım.
Yer yer aslan gibi kükrerken bakmalıyım sana
Bazı zamanlar zikreden sinekler gibi vızır vızır
Sessiz uçan baykuş kanadında değilde
Aşık bülbül gibi bulmalısın beni
Her kışa hazırlanır yine de bir eksikle kalırım.
Öyleydi sana da hazırlanmak.
Her eksiğine çalışıp bu kez tamam dedikçe
Yine yenisiyle başlardı mücadelem.
Geceye vardım bu gün. Sensiz!
Güneş gitti, sen çıktın gökyüzüne.
Uykuya direnirken, bi zifiri karanlık
Kabus gibi fikrime çöktün.
Sesinle uyandım, yağmur olup düşüyordun günüme.
Kendi çağına ne kadar bilge ve yüceydi,
Bildiği dünya yoksa
Bilmediği hiçlikte oda bir hiçti.
Nefreti aciziyet sarmışken, Cihanı devleti!
Saray keyfe keder iken, halk saftı sulhta.
Karışmışken devri alemin özü, sözü, devşirmesi,
Mabedini gömmüş oturmakta!
Cemali alem görmemiş, kömür karası dişleri,
Ayıbı bıyık altından, sırıtmakta.
Sürgünde gözlerinle, Bu körlükten nasıl kaçarsın?
Anahtarları nerede bu sandıkların?
Her şeyini kilitlemişsin.
O halde niye bekliyorsun ?
Yolcularını bekleyen yolları bari bekletme.
Kilitleri bende, sandıkların sende kalsın.
Öyle bir sessizlik,
Kulaklarının canı acıyor.
Çığlıklarını özlüyor.
Sancılarına hasret,
Prangalarına aşık.
Gözü gönlü kendine mühürlü,
Bir hayat verilir;
Renkler var, sesler var.
Uzanır fikriyle geceye ve gündüze,
Zamana kafa tutar.
Kanatlar verilir;
Özgürlük var, bol rüzgar ile,
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!