Has bahçenin gülü, reyhan kokulu Hüseyin
Koklardı çünkü onu, has gülü Medine’nin.
Feryad-figan ederken dünyada binlerce can,
karşılandı cennette, o gül kokulu reyhan.
Havz-ı Kevser’den burcu burcu kutlu Nebi’nin
Kokusu gelir burnuna İmam Hüseyin’in.
Yükselirken peygamber gülü Allah katına,
Uçuyordu zalim, binmiş cehennem atına.
Kan bürümüştü gözlerini koyu mu koyu,
Çok gördüler reyhan gülüne bir damla suyu.
Ağladı şehide gökte güneş,yas tuttu ay,
Dizlerini dövdü semada melekler vay vay!
Saltanat uğruna dört döndü Yezid’in gözü,
Kıpkırmızıydı utancından Fırat’ın yüzü.
Hüseyin sen ki, gül dalında bir tomurcuksun,
O sevgilinin yanında hâlâ bir çocuksun.
Dua ederken gökte melekler kendisine,
Bir muştu gidiyor güllerin efendisine.
Süzülürken gül dudaklarından bir damla kan,
Hasretle bağrına bastı onu büyük sultan.
Su yerine kan taşırken gövdesinde Fırat,
Devrediyor meleklere görevini kır at.
Dünya saltanatını arzularken Kerbelâ
Güldü gül kokulu sultanla cennet-i âlâ
Hangi kalp dayanır bunca kılıç yarasına?
Kırmızı dokundu kaşlarının arasına.
Nasıl kıydınız o has bahçenin has gülüne?
Ne cevap vereceksiniz Allah’ın Resulüne.
Kerbela,hâlâ içimde kanayan bir sızı
Fırat’ın gür suları neden hâlâ kırmızı?
Asırlardır kuşlar ağlar, dağlar taşlar ağlar
Ah; yürekler mahzun,gözler mahzun,başlar ağlar!
Soldu Medine’nin kırmızı gülleri soldu
Ah,İmam Hüseyin Kerbelâ’da şehit oldu!
Kerbelâ, yüreğimde kanayan bir yaradır,
Onsuz gündüzlerim bile ak değil, karadır.
Kerbelâ’nın kızgın kumlarına bir kan düştü,
Susuzluktan çatlayan dudağa volkan düştü.
Acı düğümlenen yüreklerden bir can düştü,
Gönüllerin nur ülkesinden bir sultan düştü.
Kayıt Tarihi : 7.11.2015 14:11:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!