Kerbelâ çöllerinde kadim zaman durmuştu
Zalimler, mazlumlara kanlı pusu kurmuştu
Kılıçtan geçirdiler masum, salih kulları
Al kana boyadılar kıvrım kıvrım yolları
Ehl-i beytin gülleri, “su, su” diye inledi
İstifini bozmadan, kör vicdanlar dinledi
Ölümün gölgesinde çektiler nice cefa
Ümmetin can paresi, ehl-i beyt-i Mustafa
Cennet delikanlısı, Hakk’a nida eyledi
Ali Asgar beşikte çöle veda eyledi
Kerbelâ çöllerinde, kan aktı oluk oluk
Feryat arşa değerken, mübarek yüzler soluk
Ümmetin goncaları, Kerbelâ’da soldular
Efendimize komşu, hepsi şehit oldular
Yezid’e lanet olsun, Hüseyinlere rahmet
Bir yanda Muaviye, öbür yanda Muhammed…
Muharrem geldiğinde hatıranı anarım
Âh İmam Hüseyin âh, senin için yanarım! ..
Kerbelâ çöllerinde su değil, hüzün çağlar
O acı günden beri, her kum tanesi ağlar
Kerbelâ, acıların bitmeyen diyarıdır
Hüseyinler, Aliler hepimizin yârıdır
Yüreğimde yangınsın, Kerbelâ âh Kerbelâ!
Vahdet huzura gebe, ihtilâfta var belâ
Kerbelâ müminlerin kanayan yarasıdır
İzanların körlüğü, renklerin karasıdır
Ehl-i beyte kast eden, haydutlar tayfasıdır
Kerbelâ insanlığın bir utanç sayfasıdır
Hüseyin âh Hüseyin, Efendimin torunu!
Zalimler söndüremez ehl-i beytin nurunu
Ehl-i beyt yüce soydan; sevmeli, has tutmalı
Muharrem geldiğinde beraber yas tutmalı
Kayıt Tarihi : 25.7.2015 22:27:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!