KERAMET KAVUKTAYSA
Meşhur Nasrettin hoca, nükteler uleması,
Akşehir’in tanınmış meşhur renkli siması.
Bazen bir muallimdir, kimi zaman bir kadı,
En girift açmazların akıl almaz üstadı.
Mıknatıs gibi çeker Hoca’nın bu yapısı,
En zor meselelerin çare bulan kapısı.
Yine günün birinde Hoca’ya biri gelir,
Elindeki kâğıdı okusun diye verir.
Hoca yazıya bakar, okumaya imkân yok,
Hata mı arıyorsun, ummadığın kadar çok.
Okuyamaz bir türlü evirip çevirse de,
Kavuğunu kaşının üstüne devirse de.
Altından kalkamayıp, geri iade eder,
Çok karışık yazılmış, okuyamıyorum der.
Bir türlü kavrayamaz cahil adam bu işi,
Hoca’ya sitem eder, kâğıdı alan kişi.
“Kâğıttaki yazıyı çözemedim diyorsun,
Bu kavukla cübbeyi sen niçin giyiyorsun.
Kavuğuna bakarak seni alim sanmışım,
Senin giyinişine nasıl da aldanmışım.
Milleti kandırma da, çıkıver kabuğundan,
Kuldan utanmıyorsan, utan şu kavuğundan,”
Altında kalmamalı, Hoca kafaya takar,
Kaşlarını çatarak, adama dik dik bakar,
Kavuğunu çıkarıp, geçirir kafasına,
Giyindirir cübbeyi adamın arkasına.
Madem ki kavuktadır okumada keramet,
Al da şu kâğıdını, okumaya devam et.
20 Aralık 2018-12-20
İlmi kişinim giyim kuşamıyla belirlemeye çalışanlar, aslında kendi cehaletlerini açığa çıkarılar.
Kayıt Tarihi : 4.1.2019 16:24:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
İlmi kişinim giyim kuşamıyla belirlemeye çalışanlar, aslında kendi cehaletlerini açığa çıkarılar.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!