Sıkıcı olacağını öngördüğünüz işlerin, yaşarken eğlenceli hâle dönüştüğü, sizin de başınıza gelmiştir. Henüz gelmediyse de, buna zemin olacak bir sahneyi bir gün mutlaka bir yerlerde yakalarsınız. Burası, malzemesi bol bir ülke. İşte böylesi durumlarla karşılaştığınızda “Niye benim başıma böyle şeyler geliyor? ” diye düşünüp sinirlenen bir yapınız yoktur, dilerim. Çünkü ancak, işler ters gittiğinde öfke duygusuna kapılmamayı öğrenmiş bir düşünme şekliniz varsa, o aksiliğin sizin için de mizaha dönüşmesi için gerekli koşullar tamamlanacak demektir.
Anlatacağım hikâye de böyle bir kurguya sahip. Banka, okul gibi yerlerde bir işim varsa, ya da elektrik, su, telefonla ilgili kurumlarda abonelik işlemleri yapılacaksa beni önceden bir isteksizlik sarar. O yüzden de bir an önce o işi yapıp kurtulmaya çalışırım. O gün, iş için noterden bir imza sirküleri çıkartmam gerekiyordu. Notere gittim. Oradaki görevli kıza doğru yaklaşıp imza sirkülerine ihtiyacım olduğunu söyledim ve kimliğimi uzattım. “Ne için? ” dedi, “kurum mu, yoksa kişisel mi olacak? '
“Ben eczacıyım. Eczanede kullanacağıma göre kişisel” dedim. Nüfus cüzdanımı aldı ve alışkın olduğu şekilde yazısını yazmaya başladı. Birden yüzü değişir gibi oldu. Kendisine yardımcı olması için arka taraftaki bir beye seslenerek ekranının yanına çağırdı. Bey de gelip baktı. “Bir de benim bilgisayarda deneyelim” dedi, ciddi bir ifadeyle. Bir sorun olduğu belli ama basit bir imza sirküleri düzenlemekte ne gibi bir sorun olabilir diye düşünerek soru sormadan beklemeye başladım. Kız, eliyle uzaktaki sandalyeleri işaret edip “Siz buyurun oturun, orada bekleyin.” deyince konuyu anlamadım ama elbette oradan da uzaklaşmadım. Bey, kendi bilgisayarında denedi aynı işlemi. “Yok, yine aynı yazı çıkıyor.” diye mırıldanınca dayanamadım. “Bir sorun mu var? ” diye sordum.
Ekranda, “Böyle bir kimlik kaydına rastlanmadı.” diye yazdığını söylediler. Vatandaşlık numaramı çok dikkatli girdikleri halde hep aynı yazı çıkıyormuş. Tekrar denemek için, bir başka bilgisayara geçtiler. Ciddi havayı birazcık olsun dağıtabilmek için, “ En son dört ay kadar önce vekâlet vermiştim, bu süre içinde bir yerlerde ölmüş olmalıyım.” dedim, Ne yüzlerinde bir tebessüm, ne de benle bir iletişim. O anda kendimi zanlı gibi hissetmem gerekir ya da Yaşar ne yaşar, ne yaşamaz gibi. O kadar tedirginler ki, ister istemez düşünmeye başladım. Acaba TC numarası benimkine yakın bir kişi, bu arada öldü de yanlışlıkla beni mi sildiler kütükten gibi. Olur mu olur, bu ülkede.
dost ağızlarda sana dair cümlelerin
ıslatılması...
Adını anmak...
Yüksek sesle, kimsesiz gecelerin düşsel
avuntularına sırt çevirip senden söz açmak...
bir türk ıssız bir adaya düşmüş. yanına ne alırsın diye sormuşlar ona. muhtardan iki adet ikametgah senedi ve nüfüs cüzdan sureti, diye cevaplamış bizimki.
parmaklara dökülen çıkmayan mürekkebin güveniyle geleceğine karar veren bir toplumun demokrasi bilinciyle sevgili sinyali'nin deyişini biraz daha bilimselleştirip tekrar etmeli.
yüzümü arıyorum, dünya var olmadan önce benim olan....
Yüzümü arıyorum,
Dünya yaratılmadan önce benim olan
William Butler Yeats
:))) güzelmiş..ama niye böyle şeyler hep seni bulur güzelciim...bence bunun için. elinde materyal olsun diye.. anlatacak anektodlar çoğalsın diye..
sevgilerimlee.. :)
Bu şiir ile ilgili 3 tane yorum bulunmakta