Kendime Seslenişlerim Şiiri - Yunus Hüseyni

Yunus Hüseyni
509

ŞİİR


5

TAKİPÇİ

Kendime Seslenişlerim

KENDİME SESLENİŞLERİM

Bulutsu bir mesafeden doğar sana bakışlarım, ta ki gözyaşlarım görmeme engel olana kadar.
Gözden, gözyaşı isimli zehri akıtarak, gözlerimin aslında ne ile dolu olduğunu biliyor anlamına ulaşılır
Hayat çizgisinde yürürken, yolculuğum sendin sanırsın, doğumda ağlamakla çizmiştim aslında kaderimi
Ve babam öldüğünde anladım büyüdüğümü, mezarına koyarken hissettim hayatın yükünü
Kırk sene çocuk olarak yaşadım, kırkımdan sonra anladım dünyanın büyüklüğünü

Küçücük kıpır kıpır ebedi olanlar, bir kalp atımı, göz kırpımı, bir gülümseme
Mutluluk ayna karşısında saçını tararken kendini kendine teşhir etmektir

İnsan içine girince pisliğe dönüşür, kirlenir, düşünceler, yiyecekler, su ve ruhlar
Hakikatin tokadı serttir, yüzsüzlerin bile kalbini sızlatır lakin yüzsüze inerken müntehirdir

Yine alçak olduğun gibi alçakça davran bana, benim hak ettiğimden daha fazla değil
İnsan ruhu hiçbir yere sığmaz,bedenine sığdı mı peki ya aklına
Her gelen ruhun derinliklerden çağırdıkları değil mi?
Yarın gibi aşk gibi bela gibi yalan gibi

Beni yağlı urganda asacak insanlar güçlü değillerdir
Kendi korktukları ölümü asarlarken aslında korkuları giderek büyüyecektir
İplik ve çapraz çatılmış darağacıdır güçlü olan
Benimle beraber içimde yaşadığım dünya yükünü kopmadan, kırılmadan taşır
Ve düğüm
Düğün bağıdır düğüm
Mazeretsizce öldüğüm.

Sesler, yine o sesler karanlığın içinden beynime estiler
Sesler, sesler, sesler ümidimin içinde bedenimi kemirdiler

Açık yüreklilik hiç ayrılmaz sözünden, o insanı destekler
Gündoğumun da ışık aydınlatır doğunun doğusundan,
İçine girerim aydınlığın karanlığında kaybolurum
Fakrım tamdır benim, bu hallerimle farksız olmam fakrımdan

Başını önü eğerek hep yere bakarsan, tepeden bakarsın en zirve sanarak kendini
Göremezsin, fark edemezsin kim oyduğunu kime benzemen gerektiğini

Sırtında kambur olduğunu bildiğini ve asla ona dokunamayacağını
Kibrin marazı da kibrine kibirle kibirlenmektir

Aldığım nefesten başka hiçbir şeyim yok
Onun için senden daha özgür, özgün ve zenginim
Sen ise beni sevdiğin için fakirsin ve hakirsin
Tutkunsun, tutsaksın böyle kalacaksın
Ben ölmek nedir pekiyi biliyorum, doğarken öğrendim
Sen de doğarken öldün, bunu bilmediğini biliyorum
Ölmüş olarak yaşıyorum.
Zamanda, gencecik birkaç dakikada,
İhtiyarlamış birkaç ayda
Yıpranmış onlarca yılda

Sesler durmak bilmeyen sesler

Birilerine hatıra kalmak için yaşar kimleri
Balçığa dokunur gibi narin elleri

Narin elleri balçıktan yaratılmışken
Acılardan kurtulan ruh hiç görmedim
Bu yüzden ruh acılardan var olmuştur diye düşünürüm
Kaç defa şahit oldum, gördüm, duydum
Acıyı tamir etmeye çalışan ruhun öldüğünü

Sesler, kimin sesleri bunlar, nereden gelirler
Yine geldiler beynimin içindeler
Ruhumu acıtıyorlar

Her şey hakkında konuşur insan, konuşadurur her halt hakkında
Sanki kavrayış noktasının tamamen içindeymiş gibi

Tamama erilince soluk alınıp verilmez
Başaramayanlar geride kalanı bırakır
Çizgi hizasında sürüp, sürünüp gider
Rüzgârına kattığını bürünüp gider

Gözyaşı gözlerin sanatı değil mi?
Tıpkı ırmakların, yamaçların esiri olduğu gibi

Uyurken düşlediğimi düşlerim uyanıkken
Sürüden ayrı süregiden bir düşken
Ben seni sevmekten geliyorum, doğmuş olmaktan değil
Doğmuş olmaktan gidiyorum, ölmüş olmaktan değil

Sesler, beni benden almak isteyen nefesler
Kim bilir hangi hayvani arzudan gelen nefisler

Artık kendi başıma çözemediğim sorunları, soruları bırakıyorum geleceğe
Hepsi hatalı çünkü bilmiyorlar çözülmeyeceklerini, çözüleceklerini umarak
Dereler yol gösterir, akacak sulara ki akmaktan vazgeçseler de, bu sevmekten değil
Cehennem işte böyle olmalı diye düşünüyorum, bağımsız bir başına kalabalığa inat
Kederlenmiyorum, etrafımda hiç dost bulamıyorum, göremiyorum, dostum varmış mı ki
Sadece sesleri, nefesleri duyuyorum, onları da kulak kepçemde tutuyorum
Kaç yıl öncesinin hangi ayın kaçında silinmiş adın
Sessiz sakin duruşumdan razıyım gibi
Razı olmadığımda razıyım diyemediğim gibi

İnsan içine girince anlıyorum insanlarla aramda olan mesafeyi
Kendimden, kendimi çıkarmaya çalıştıkça karmakarışık ediyorum meseleyi

Seni tanıyan yüz insanın yüzünün toplamı bir senin yüzündür
Senin bir yüzün, yüz adamın yarısının yüzüdür
Veya yüz adamın tek yüzüdür.

Kendinsindir sebep
Koşarsan durmana, durursan koşmana
Uzak durursan yaklaşmana
Yaklaşırsan uzaklaşmana

Kötü gibi görünebilirim, en az ben kadar zan altındadır herkes
Bedeli yaşamla ödenen hayatın mali hesabı olmaz
Mali hesabı olmayan yaşama bedel biçilemez
Yalnızlık mı? Ya… hayaletlerle dolu zihnim

Sesler, seslenirler, nefeslenirler

Bazen görüyorum, her kalbi hapsetmiş yalnızlık
Gün gelirde yalnızlığı bile arayacağımdan şüpheliyim

Sen beni öldüremez öldürmeye cezbedemezsin
Kendini de bende öldüreceğini bildiğinden

İyilik bakidir, evcilleşmiştir
Kötülük yabanidir evcilleşebilir
İyilik ile kötülük “leş” leşirse ruh kokar
Dünyayı unutur yaşamdan kopar

Gördüklerinde beni insanlar neden endişelenir
Düşündüğümde onların, onların düşündüğümde payı var

Sesler, nefesler kulağımdan içeri girdiler
Görmüş olduklarımın tamamını silip gittiler
Sezmiş olduklarımın tamamını itip gittiler
Sesler yine mi gelecekler
Nefesler yarı yoldan mı dönecekler

Bak bakalım nerede bu dünyayı terk edecekler
Zor geldi sana ona sizlere onlara
Ölümün ustaca sergilediği oyunlarda başrol oynamak
Belliğini yitirmiş acılar var, hatırlayamazlar ki acı duyduklarını
Her gece düşündüm
Düşündüğümü tan vakti düşürdüm
Keşke bilselerdi olmayan dostlarım
Düşürdüğüm düşüncemi düşündüğümü

Bana beyhude hayallerde olduğumu söylüyorlar
İşte bu hayaller benim olduğu için dosdoğrudurlar

Acı, ince sızı halindeyse yakar canımı
Ağır ise uyuşturup sakinleştirir
Çatlaklar iz bırakır, kırılmadan geçmez
Ve kendini bırakmadan aşkın yanından gidilmez

Her adım bir nefes, her nefes bir adım
Uzaklaşıyorum kendimden, kendime yaklaşıyorum
Hürriyetime
Hüviyetime yazılı adım

Ağırdır gözyaşları, tutamaz gözler
Bulutlarda yağmurdur insan
Yaşam için düşmeli yeryüzüne

Aranan şey var olsa, var olur muydu ebedi arayış?
Şans peşimizden gelmez, elimizden tutardı.
Aynaların içinden çekip koparırım kendimi
Kendimi kendime yoldaş edinirim
Kendini, kendine hapseden kişi alçaltır kendini
Kendini, kendinden azat edince kurtulur boşluktan

İnsana ne çok nimet vermiş ulu yaratıcı lakin yine insan insandan ister
Gece bitiyor diye üzülür mü sabahlar, gölgesi bile olmayan karanlıktan

Dümdüz yürümek mesafeyi kısaltır, amaca uluşmayı da
Harcanacak hazine kalmadığında, devasa hazinedir gece
Ağaç yalnız, baykuş yalnız, gök yalnız her şey yalnız ben yalnızken
Yüzyıllık hayal ölüverir, bir göz kırpmasında

Zirvelerde gezer acı ama herkes başını öne eğip yerde arar
Ve herkes acıdan kurtulmak için yükselmek ister

Bazı geceler kocaman mum yakarım, görünmemek için
Dibine pusar saklanırım
Kötülük içine batmış kişi kaçmaz kötülükten
Yüz yüze gelmek korkusundan iyilikle

Yolunu değiştirmeyeceksen
Kılavuzu değiştirmek anlamsızdır
Azlığım kadar çoğum, çokluğum kadar azım
Taşıdığım yükü kabullenmişsem
Her sabah ölü adam da benimle beraber gözlerini açar
Ne zor şey bir ölünün yüzünü yıkamak,
Ve bir gün ölü adamın benimle gözlerini açmayacağını biliyorum
Öldüğümde
Ölümü arzuluyorum, senin için endişelenmektense
Arzunun ölümüne kederlenmeyi seçiyorum
Senin için ellerimi semaya açtım
Ne dileğim ne de ellerim kapandı
Sana ne verdiğimi bilmiyorum ve senin ne aldığını

Sesler, bazen hakikati fısıldar, yüze vurur bazısı
Duyduğumda kendimi soruyorum, başkasının nasıl gördüğünü beni
Kötülük iyidir, iyilik kötüdür. İyilik çaba ister
Kötülükten zaten herkes korkar
Soğuk diri tutar insanı ama soğuğun yüzü soğuktur
İstisnalara inanmam, istisnasız yalnızlığım olduğu için
Üzgünüm anlamadılar beni, yıkılmadım ama
Bana, bana yetecek kadar “hiçlik” yeter
Anlamazlar çünkü “hiçliği”kim ister

Yalnızlığı ve geceyi sevmişse insan, hiçbir şeyi sevmemiştir
Bütün bilmediklerinin, bildiklerini unutmasına yardımı dokunur

Karanlıktır her şey, aydınlığın kendisi dahi
Kendimle meşgulüm, meşguliyetim neydi unuttum
Ben kendimle bile hemfikir değilim ama sende benimle hemfikir değilsen
İşte o zaman hemfikir olabilirim seninle

Kimse tarafından sahiplenilmemiş ne varsa gösterebilmek için kendini
Asilce oturarak omuzlarıma nefersiz orduların başkumandanı yaptılar

Hiçbir şeyim yok benim, sana bir dünya bağışladım
Koca bir dünya borçlusun bana…
Kaybettiklerimi soluyorum her nefesimde
Onları kaybettiğimi hatırlıyorum uzaklaşırken her adımda
İyi insan olsaydım, hiç olurdu iyiliğim
Çünkü bana hiçbir maliyeti olmazdı.

Kötülüğe perçinlenmişim
Özgürlüğümün bedelini ödemek için sözlerimin
Özgürlüğüm kadar kötüyüm, kötülüğüm kadar özgürüm
Cennetimde, cehennemim de benim
Cehenneme gideceksem eğer cennetimde benimle gelmeli

Her şeyi bir şey olarak görürsem
Bir şeyi, bir şey olarak göremem
Kimim ben! Ne değilim mesela?
İşte bunu unuttuğumda unuturum kendimi
Yaşamın parmaklarına bağlı kukla olabilirim
Ki…Belki de o parmaklar benimdir.

Ayrışmak gibi gelir aynılaşmak
Böyle gelir her şeyin sonu, aynılaşarak
Ağır insanlar arasında ağır değilsen
Onlardan birinin elini tutmasını bekle

İnsan ruhu zayıftır
Sözü, kendine meslek edindiğinde daha zayıftır
Hakikat nedir sorusuna
“Erdem veya kusurlarını affettiğimiz her şeydir” derim

Ağıt yakılarak ağlanılan yerde, kimse duymaz kimsenin ağıdını
Kırılmak hakkıdır her oyuncağın, insan kalbi gibi

Sesler, rüzgâr tülünü gökyüzüne çeker gece olur
Sesler, rüzgâr örtüsünü yeryüzüne örter mevsim olur

Aslında sizlerde benim gibisiniz diyorum kendime
İşte böyle savunuyorum sizlere karşı kendimi

Başkaları tarafından bulunmamış olduğunu bilirim
Yaşamak arzularıyla kalbimi öldürüyor içimde öldürdüklerim
Yaşama duyduğum isteği kaybediyorum, istek duyduğumu ararken

Bir zamanlar benimde yaz mevsimim vardı
Yaz mevsimi gecelerimde yaktım kendimi

Dolu kalpte yer çoktur, boş kalpte ise hiç yer yoktur
Ama anlayan kim?
Bilmediklerimle hayatta tutuyorum kendimi
İhtiyaç duyarak öğreniyorum, ihtiyaç duyduklarımı

Kendimin kılavuzu olsaydım
Çıkmazdım ölüme giden yoldan
Bir yanlışın kınanmasıdır bir başka yanlış
İşte bu yüzden kınıyorum kendi kendimi

Şimdi yine işitiyorum sesleri
Size asla bahsetmeyeceğim sözleri
Acı çekerek öğrenirsin acı çekmeyi
Acılardan uzaklaşabilseydim, uzaklaşabilseydim acılardan
Acılardan başka nereye varabilirdim ki?
Kanatları vardır bulutların, bulutların kanatları vardır.
Kanatlarına hükmedemedikleri, rüzgâra esir düşürdükleri
Bir şeye değer olduğumuzda kaybediyoruz değerimizi

Adımı koymuşlar, adım beni anlamdırmaktan çok, adımı hatırlatır
Beni sınırlayan zincir halkalarından biri kırıldığında
Beni sınırlayan zincir halkalarına bir halka daha eklendiğini hissediyorum

Pişmanlık duymalı mıyım yaptıklarımdan
Elimde olmadan yaptıklarımdan mesela
Yaşamak gibi…

Boş tutuyorum ellerimi, tutmuş olduğum hatır için
Benim, “ben”im gitgide uzaklaştı benden
Bugün kendime en uzak bireyim
Olmaz bir düş düşünüyorum peki ne düşünüyorum
Bunun cevabını veremiyorum

Seslere seslendiğimde “benim” diye cevap veririm
Ah bilseler ben, benim “hiç kimsesiyim”

Filancaya karşı, falanca kötüysen
Falanca anlatır filanca kötülüğünü
Herkese karşı iyiysen, kimse bahsetmez iyiliğinden
Filan falanca, falan filanca katarak anlatır seni

İyilik kadar aşağılayıcı değildir kötülük
Onarılamaz olanı kimse tamir edemez
Onarılamaz, onarır kendi kendini.
Ve enfes bir nefes çektim ciğerlerime hilesiz hurdasız
İşte o gün korkunun ne demek olduğunu öğrendim

Ne göz açmalarımda kayboldu
Ne de gözyaşlarımda boğuldu
Seni düşleyişlerim

Ne lal olduğunda sen buldu
Ne de haykırışlarımda duyuldu
Sana seslenişlerim

Ne gün doğumunda geldi
Ne de gün batımında gitti
Seni bekleyişlerim

Ne şiirlerimde haykırdı
Ne de kalem bitiminde kaldı
Seni özleyişlerim

İnsan yoksunluğudur kendini yoksul hissettiren
Günümüzü aydınlatan kendisini göremediğimiz güneşe
Borçsuz kalabiliriz
Işığını geri çevirebilirsek eğer

Talihsizliğimin tarifini
Benden önce olanlara
Benden sonra olacakların
Elele tutuşup gitmeleridir

Tek oyuncusu olarak başladığım hayat tiyatrosunun
Sonlarında tek seyircisinin kendim olduğumu fark ederek
Gidiyorum…
Tiyatronun yönetmenine.

Bu dünyada bana iyilik edenlerin kötülük ettiğini düşünüyorum
Kendime sesleniyorum kim sesleniyor kime sesleniyor?
Aradığın şeyi kendinde buluyorsa
Beyhude aramışsın demektir ki zaten sendedir
Sende olanı aramak ise beyhudeliğin, beyhudeliği değil midir?

Kibir;
Kendim, kendim gibi miyim?
Bugün dünden muteber miyim?
Kendini beğenmek arzusuyla
Ayna karşısına geçmek değil midir?

Dürüst insan bulursan şayet, şayet bulursan dürüst insan
Anlattığı hakikati değil, onu dinlerim

Sesler çınlıyor her yanımdan
Kelimelerin anlamı kalmaz
Kelimeler kalır
Kelimeler aynıdır
Ama anlamları aynı değildir
Nasılsın sorusu
Dimdik ayaktayken sorulduğunda değil
Düştüğünde yerden ‘’iyiyim’’ cevabıyla anlam bulur

Umutsuzdur kelebekler
Umut yarındır
Yarını yoktur kelebeklerin
Bu da öğretilmiş klasik yalandır
İtiraf mı? Elbette
Sevgilim, sana hiç inanamadım ama hep sevdim.
Çiçekler ölmeli rayihalarını salınca
Şairler de ölmeli en güzel şiirini yazınca

İnsan yaşar
Yaşayadurur
Yaşadıklarından kurtulmak için
Yaşayamadıklarını bulmak için
Sen yanımda olduğunda değil
Kalbimde olduğunda değerlisin
Lakin buna değer misin?

İnsan olabiliyorsan eğer, daha üstün ne olabilirsin
Ve ben,
Düşmüş yapraklarda buldum, çiçeklerin kokularını
Silinmiş mısralarda buldum, sevginin korkularını
İmkân verilirse bile kaldırma gecenin karanlık örtüsünü
Belki de altında ki hiçtir
Tekrar örtmezsin

Kimseyi öldürmezsek yüreğimizde
Yüreğimizi öldürürüz kimseyi öldürmeksizin

Sesler kahrolasıca sesler
Bu işler böyle işte, sende kayıpsın diyorlar
Doğru yolu bulmak için doğru olana yönelince
Başladım yanlış yola

Hayatın mucize olduğunu mucizenin ne olduğunu anlamıyorum
Kör olduğumu söyleyince öğrendim gözlerimden
Yüreğim duymasın sessizce uzaklaştım kendimden

Sesler, sesler artık yeter
Evet her şeyi duydum artık
Şimdi susmam gerekiyor

Aşkı bulamaz, aşktan aşka koşan
Yaşayamaz hiçle yaşamayı kavrayamayan
Ve soğuktan ölür
Işıktan ışığa uçan pervane
Ben,
Hiçliğimi yaşayarak geldim, her şeyimle ölmeğe
Aklederken güçlenir akıl
Kanatları olaydı daha da yükselirdi insan
Belki de bana yardım etmemi istiyorum kendimden
Bana kendimin yardımı olsun diye…
Görünüşüm, içimin başarısız taklidinden başka bir şey değil
Lakin ikisi de kandırır yüreğimi

Gün gelip öleceğim ve bir mezara gömüleceğim
Herkes öldürebilir bu bedenimi ama incitemez

Kendimin uçlarında yaşadım hayatımı
Dünya kusurlarımı bağışlar, erdemimi değil
Damarlarımda ki kan ateş iken gözlerimden kar yağar
Dün bitti, bugün bitiyor, bitmeyen sadece yarın
Kötülük büyüdüğünde büyür iyilik
Bazı zamanlar uzun sürer ölmek
Ölüm, ölümsüz hisseder kendini
Pek az şey hak etmem için pek çok şeyden feragat etmem gerekiyor
Terk ediyorum yaşamın sefilce zaruretini
Kucaklıyorum ölümün asilce zarafetini

Yunus HÜSEYNİ

Yunus Hüseyni
Kayıt Tarihi : 21.10.2025 00:41:00
Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Yıldız Şiiri Değerlendir
Hikayesi:


Aforizma yazmak istedim. Ya kendimi çok kaptırdım ya da kendimi kaybettim. saygılarımla.

Yorumunuz 5 dakika içinde sitede görüntülenecektir.

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!