Mavzeri tanıdığında
Yedisindeydi daha
Ateşböceklerine
Ve
Perilere inanıyordu
Tetiği
Parmağıyla öpmeyi
Sürgün bir
Kafkas kartalından
Öğrenmişti
Bohçasında taşımayı
Bakır kızılı gülümseyişi
Okkalı bir tokatta belledi
Babasından
Bilirdi…
İlk yara
Her zaman
En deriniydi
Bilirdi...
Yılanı…
Kendi öldürürdü
Öğüttü atasından…
Elin öldürdüğü yılan
Gel sabaha
Dirilirdi
Seferberlikti…
Trablus’tu
Balkan’dı
Ya da
Sarıkamış…
Bir gardaşını vermişti
Gelibolu’ya
Bir gardaşını…
Bir de gözünü
Oysa…
En çalışkan yeriydi
Tetik parmağı
Mektubunda
Anası…
Dönme diyordu
Ya…
Servi gölgesinde
Dinlenecek bedenin…
Babanın yanında
Ya da
Kurtuluştan sonra
Eksik bile olsa
Başım üstünde…
Sakalı
Hiç bu kadar
Uzamamıştı…
Baktı Belkahve’den
Uzaklaşan gemilere…
Şehadet parmağı
Titredi birden
Düşündü…
Eylül’dü
Tek…
Kapkara gözü
Reddetti şafağı
Utanmasa…
Ya da
Yanı başında
Bir volkanın
Yaralı omzu olsa…
Ağlayacaktı
Hele, n’ettin sen
Döner miyim ana
Kafkas’ın
Yırtıcı kuşları
Çevirmez mi sırtını
Ben gibi adam
Kaldırır mı ağasını
Toprak altından
Hele dur…
Kuşağıma sakladığım
Al yemeni
Eprimedi daha…
Sarıldı kalemine…
Bilirsin Ana…
Kan döküldüyse
Büyükler yüzündendi…
Ben istemedim
Yerlere saçmayı
Onların gökyüzünü
Birer birer
Söyledim gözlerine
Sakın ha
Dönmeyin geri
Omuz ucunuzda
Sizi bekler
Cehennem
Alevlere
Kolayca direnen
Suskun
Bir buzum ben
Kaç kere
Üşüdüm kollarında
Azrail’in…
Nefretimi
Avucumda taşıdım
Efelere küskünüm…
Yürürken adım izinden
Yazmadılar
Sızısını
Gözümün…
Tektim
Dönemezdim…
Kendime saklamıştım
Son kurşunu
Ölürüm utancımdan
Biri okursa bunu…
Sustu kalemi…
Gün ışıyordu…
Sırtını dayadığı taş
Çınladı birden
Kulağının dibinde
Gün doğumu yönünde
Yosunlu kayaların
Üzerinde
Bir çiçek açtı…
Kurşundandı…
Sıçradı yerinden
Duydu nal seslerini
Kucakladı
Bin gözüyle
Alı
Beyazı
Üç adım koştu
Durdu…
Açtı kollarını
Çöktü dizi üstüne
Sımsıkı elindeydi
En iyi dostu…
Haykırdı…
Demek ki
Yetişti Kemal…
Demek ki
Şehit değilim daha
Ve vatan…
Daha…
Akıp gitmedi
Avuçlarımdan
Kayıt Tarihi : 28.4.2008 08:58:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Ne gariptir şu mısraların yazarı; Aydın’dan geçerken, gözü bir heykele takılır. Ağır konuşur heykel; her bir gözü, yüzüne yüzüne gürler. Dil ise, demiştir diyeceğini, bir asır önce… Söyle… Neredeydin bunca zamandır... Ve bu; 9 Eylül 1922 sabahı, İzmir’e tepeden bakan Belkahve’de, Kemal’in askerlerini bekleyen, yapayalnız kalmış, savaşmaya ve kurtuluşu görmeden ölmemeye yemin etmiş bir efenin hikayesidir. Ben hikâye diyeyim; siz, bir efsane… Çok kişi, son nefesini vermiştir kucağında; birini bile sırtından vurmamıştır. İstemediği savaşın savaşçısıdır; geçmişi asla konuşmayan, babasının cenazesini görememiş, ihaneti adı gibi bilen, göze göz diyen biri... Onun gideceği cennette, ölüler balla beslenir. Bildiği tek doğru vardır, özgürlük mü mesele; saklamayacaksın tetiği sandık dibine, patlarsa patlasın, ya seni götürür, ya aynadakini. Ve korku, kaçamayacağın; ve de, asla reddedemeyeceğin bir mirastır. Cansız, kıpkızıl, paramparça küreciği, son kez görür, bir tas içinde. Gez ve arpacık, daha elindedir. Sırlar vardır daha; avucuna, kıpkızıl bir denize saklanmışlardır bu kere… Belinde, yıllardır koklanmamış bir yazma. Fişekliğinde, hep bir mermi saklıdır, sadece kendine ama; bir gün esir düşmekten kaçarsa diye, ya da savaşmaktan… Böyle adamların varlığını, gidince anlarsınız. Hep, bir diyecekleri vardır ya; gel gör ki, kelimeler bir türlü dökülmez. Ne deliler görmüş, ne dolular boşaltmışlardır, ama dil, eder edeceğini. Dedik ya; sadece o gidince anlarsınız, ama bilin ki; Tanrı geri vermez sevdiğinizi… Babanız mı kahramanınız, ağanız mı, odanızda resmi asılı olan mı… Hani, bir bakar gözlerinize, kudurursunuz; en azgın ite, meydan okursunuz. Hani, bir bakar gözlerinize; yıkıp geçersiniz duvarların içinden, üzerinde adınız yazsa, kime ne... Hele, bir dur hele… Bakarsınız… Bir adam ki; size, hayaller inşa eder Bir adam… Bugün, dese ki Özgürlük Çok uzak… Bak gözlerimin içine… Sana kurulan Bu tuzak Yıkılmaz mı Mavide… Ya da Çakırında gözümün…
Trablus’tu
Balkan’dı
Ya da
Sarıkamış
Ben istemedim
Yerlere saçmayı
Onların gökyüzünü
Trablusgarp'da,Balkanlar'da,Sarıkamış ve Çanakkale'de efsaneleşen Mehmet'lerin destanıydı Şiiriniz ve hikayesi bir destan niteliğindeydi.Okuduğum bir şiirden öte, zaman tünelinin içinde kahramanlığın belgeselini izlemek gibiydi.
Kutluyorum sayın Özer.
Bugün, dese ki
Özgürlük
Çok uzak…
Bak gözlerimin içine…
Sana kurulan
Bu tuzak
Yıkılmaz mı
Mavide…
Ya da
Çakırında gözümün…
sayfanıza gelmek ve çıkamamak.......
sizde efsane haline geliyorsunuz nazarımda.....yazdığınız gerçekten emek verilmiş çalışmalarınız ayrıca hikayesi bölüme kattığınız bölümlerle ...öyle ayrıcalıklı ki.....
teşekkürler ediyorum....her defasında hayranlıkla ayrılıyorum sayfanızdan bu sabah okuduğum en derin ve dokunan benim ruhuma bir şiirdi ....sizler ülkemin gece ortasını bulduğu saatlerde.......
kaleminizin şiire borcu var unutmayın ....hep yazın....
müzeyyen başkır
Bir adam…
Bugün, dese ki
Özgürlük
Çok uzak…
Bak gözlerimin içine…
Sana kurulan
Bu tuzak
Yıkılmaz mı
Mavide…
Ya da
Çakırında gözümün…
kutlarım kaleminizi ve yüreğinizi...10
melek ayaz
TÜM YORUMLAR (22)