Bazen aynada iki kişi olurum:
Biri çay demlerken gülümser,
Diğeri kırık bir vazonun parçalarını sayar.
İkisini de aynı ten taşır ama
Biri yağmura koşar, biri şemsiyeyi unutur…
Hayat dediğin, cebinde sallanan anahtarlar
Biri geçmişin kilidini açar,
Biri geleceğin kapısını tıklar.
Ben ise ortada,
Anahtarsız bir asansör gibi
Katlar arasında sıkışıp kalırım…
Vicdanım, bir çocuğun bisikleti gibi:
Tekerlekleri bazen döner, bazen pas tutar.
Pedal çevirdikçe yokuş gelir,
İnerken rüzgâr yüzümü okşar…
Ama düşersem, dizlerimdeki yara
En dürüst hatıram olur.
İnsan, bir kahve fincanıdır aslında
Tasındaki çatlak neşesini,
Buharı hüznünü ele verir.
Kimse dibindeki tortuyu görmez ama
Her yudum, acıyla tatlı arasında
Dilinin ucunda bir sır saklar…
Toplum, bir otobüs şoförüne benzer:
Rotasını sorgulamazsan,
Seni bilmediğin duraklara götürür.
İnip kendi yolunu yürümekse
Ayakkabıların eskir belki,
Ama her adım özgürlüğün haritasıdır…
En sonunda anladım ki,
Kendimle dans etmeliyim:
Müzik yoksa kalbimin sesini,
Işık yoksa gözlerimin ferini sayarım.
Çünkü hayat, düştüğüm yerden başlar
Tozumu silkeledikçe,
Yıldız tozu olduğumu hatırlarım…
Kayıt Tarihi : 14.4.2025 20:44:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!