Şimdi diyorum;
şimdi, şarabımız olsaydı, "o"olsaydı,
şu boş odamın içinde ki kendime,
bu uzak mesafelerin susmak köprüsünden,
gönüllü atlasaydık, muhabbet Denizi'nin tuzlu mevsimlerine,
deryalar gibi dokundukça derinleşen kavisli bel oyuntunda boğulsaydı, ellerimin çırpınışları, ne güzel bir vuslatta son bulurdu ellerim,
zifirin gökyüzünde, ansızın, apansızın, parlayıp kül olan bir ateş topu gibi,
yok olsaydım, küllerim saçlarına düşseydi kar olup,
hiç acıtmadan okşayabilirdim saçlarını o zaman,
yol üstü yolcularının kurumuş dudaklarından,
hiç bir dile dokunmamış, hiç bir ağızda ıslanmamış,
yorgun, bir o kadar da taze sözler biriktirdim,
türlü coğrafyaların gönüller dolusu sevgilerinden,
bana bir incitimlik can bıraktın,
doğmadan köylü, sonradan şehirli, kimliksiz,
kişiliği belirsiz hisler,
dışarıdan dudaklarını kıpırdatıp,
içinden ayrı düşmeler, acımasa, acıtmasa diye,
bilmediği bir duaya dublaj yapan çocuklar gibi mırıldanıyordu içimizden biri, annemin terliklerinin tersine, düz bıraktım dudaklarımın izini,
ve bana bir kalem verdin sustum,
ve bana bir kalem verdin kustum, aklımın en ücra hücrelerini!
Kayıt Tarihi : 2.12.2013 02:02:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Yusuf Sinan Berber](https://www.antoloji.com/i/siir/2013/12/02/kendimden-alinti.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!