Her şeye rağmen, çok renkli bir hayatım var;
Ne gök gibi mavi, ne de sonsuz...
Sadece siyah-beyaz...
Her şeyin başladığı an gibi aydınlık,
Bittiği an gibi ise karanlık...
Hayat da bu ya;
Kaçıyorum maziden geleceği duya duya…
Bırakmıyor aniden, bu diyarlarda dura dura…
Sonsuz nutuk atsam da zira fayda etmez ahvale,
Kimi insan gördüm; laf işlemez, diğeri diğerinden avare…
Kaçıyorum ben, raftaki hatıralardan,
Geceleri, kapı gıcırtılarıyla ses bulurdu çaresizliğimiz.
Sitemini en iyi, onların sesiyle dile getirirdi kimimiz.
Titrerdi ışığı mumun, biz de titrerdik...
Ne garipti bu; titreyen ışığın altında bile, ısınmaya çalışırdı birimiz.
Öğretmenini anlat bana!
Onun da toprakta kökleri, gövdesi, yaprakları olsun.
Onun da dalları olsun, meyveler veren…
Öğretmenini anlat bana!
Biz tohumsak, tohum…
Acıdan inliyorum, yâd eylerim yol, arkadaşlarımı;
Başta büyüklerim hatırımda yer ediniyor;
Yavaş yavaş filmden şeritler sıralanıyor
Yalanlar, dolanlar… Köşe bucaklarda;
Uzaklarda, çok uzaklarda,
Riyakâr insanların üçkâğıtları artık benden çok uzakta…
Diyecek neyi kalmış dilinde ya da yaşayacak neyi kalmamış artık gönlünde…
Kestiremez, bilemez insan.
Sabahın ilk sessizliğinde bile gönlünün mahzunluğunda bir duaya dönüşür.
Beklersin, beklersin, beklersin…
Beklersin, umudu ararsın gecesinde unuttuğun yaşlarını o sabahın.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!