İnsan aynı gün,
İki film seyreder;
Başrol oynayan kadın,
Hep mi sana benzer.
Aynı günün gecesi
Pantolonum ve bacağım arasında kalan boşluk,
Nefes aldırır ya tenime,
Bir serinlik oh dedirtir sıcakta.
Hastane koridorları ile benim aramda o kadar bile boşluk yok işte.
Hastalık halinden mi,
Bekleyenlerin şüpheyle bakışlarından mı nedir;
Sarılarak yatmasını bilen kadınları severim ben;
Boynunu nereye koymasını bilen,
Sağ kolumu güçlü hissettiren,
‘Dokun’ diye yalvarırcasına bakan,
Dokunduğu zaman bana, elleri kor gibi yanan...
Öyle kadınları işte;
Uyku girer mi sandın gözlerime;
İyi uykular demeden hayaline...
Bu gece de aklım sende;
Tek bir “iyi geceler”
Dileğine hasret ile.
Zaten çok uzakken senden,
Yerin, yedi kat altından gelen sıcaklığın küfrettiği, daha da uzak bir şehirde,
Gecenin karanlığını kirleten ışıklar, Büyürken astimat camlarımın ardında,
Senin yıldızlı gecenin içinde,
Seni düşünmekle, bir olduğumuzu sanmak,
Seninle olma hayali,
Ne sen tanı, ne ben seni.
Düğümlenmiş hayat;
Tanıdığımda çözerim seni
Bir düğüm daha at,
Yine uğraştır beni.
Çözdüğümde gömerim seni.
”Bir insanı olmalı insanın;
Tırnaklarını geçirip kanatacağı...
Düzenli olarak kanatacağı...
İyileştireceği, tekrar kanatacağı”.
Geçirdiğin tırnakla bıraktığın ize bakıp:
Bilmem kaç hayata geç kaldım.
On yıl öncesine dönsem, yirmiye;
Yirmiye dönsem, otuza…
Ana okulunda titreyen sözlere,
Bir taksi uzaklaşırken sallanan ele,
Dansa davetkar gülen gözlere;
Kararan geceye meydan okurcasına,
Camdan iki kırmızı şamdan
Kaide üstüne yükselen,
Eriyen beyaz mumdan yanan
Alevin göz kırptığı,
Kalbimi saran kılıfı çıkarsam;
Başımı kaldırdığımda gördüğüm,
Açık-koyu yeşil yaprakların ardından
Süzülen parlak ışık;
Akşamın habercisi mi...
En çok da bu saatlerde başlıyor,
Düşüncelerimin seninle sınavı.
Bu şaire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!