ah, ölmek mi, öğrenmek mi,
ebediyen susarak, konuşmayı seninle;
otların, rüzgarların,
taşların ve yağmurların her telde,
her makamda falsosuz,
gürül gürül konuştukları dili? ...
Çocukluk, o derin ırmak çağrısı
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Devamını Oku
O masal dağında ünleyen gazal
Güz ve hasret yüklü akşam bulutu
Güz ve güneş yüklü saman kağnısı
Babamdan duyduğum o mahzun gazel
Ahengiyle dalgalandığım harman
Çok güzel.. evet tabiat konuşur
hem de gürül gürül gürültüsüs.
kendini kendi kadar anlatır. Ama
sahibini, Mabudunu, mahbubunu
binler katı kelamlarıyla anlatır.
TEBRİKLER GÜZEL USTA
kutlarım duyarlı bir dokunuş
Kesra bey: Eğer iş Muhammed Esed'in yapacağı tercüme ve meale kalırsa ona başvuranların başlarının çok ağrıyacağından hiç şüphen olmasın.
Bu gibi yazılarda ne denmek istendiğini anlamak için susup oturmak yerine, acele bir bilmece uzmanına başvurmak lazımdır diye düşünüyorum.
"Susalım,
Susarsak duyulması gerekenleri duyar,
Gereksiz şeyleri de sahiplerine lisan-ı münasiple iade ederiz" meyanında konuyu özetlemiş...
Güzel...
Bütün dilleri bilmek isterdim, daha iyi anlamak için. Şeyler'in dünyasını Leibzin'i, ve hatta günün şiir'ini.. Sonunda ne içinse bilmediğim. ..
Noktalama işaretleri ses vurgusunun önüne geçince kekeme, davranışlarımızın önüne eşya kalabalığı geçince de beden dilimiz sakar oluyor. Her şeyi insan öğrenir de uygulamada zorluk çekebilir. Ve geri vermektir her şeyi verebilmektir. O zaman dilde bedende rahat eder.
bütün dilleri bilmek isterdim
süleyman efendim
kuşlar béni anlamıyor
~
ve şeylere geri vermek,
şeylere... aynalara, yüzlere
bütün bildiklerimizi.
Kekeme
ah, ölmek mi, öğrenmek mi,
ebediyen susarak, konuşmayı seninle;
otların, rüzgarların,
Bu şiir ile ilgili 10 tane yorum bulunmakta