ah, ölmek mi, öğrenmek mi,
ebediyen susarak, konuşmayı seninle;
otların, rüzgarların,
taşların ve yağmurların her telde,
her makamda falsosuz,
gürül gürül konuştukları dili? ...
susmak... susarak unutturmak
boşboğaz sözcüklere,
kekeme mabeyncilere,
gündelik ayinlerin,
aklın öğrettiklerini.
ve şeylere geri vermek,
şeylere... aynalara, yüzlere
bütün bildiklerimizi.
Kayıt Tarihi : 6.5.2001 02:26:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Cahit Koytak](https://www.antoloji.com/i/siir/2001/05/06/kekeme.jpg)
hem de gürül gürül gürültüsüs.
kendini kendi kadar anlatır. Ama
sahibini, Mabudunu, mahbubunu
binler katı kelamlarıyla anlatır.
TEBRİKLER GÜZEL USTA
Susarsak duyulması gerekenleri duyar,
Gereksiz şeyleri de sahiplerine lisan-ı münasiple iade ederiz" meyanında konuyu özetlemiş...
Güzel...
TÜM YORUMLAR (10)