Yıkılmış imparatorluğumun barut tüten molozlarından
sesleniyorum sana, Roza;
Zerdüş sarısı gömleğimde kan pıhtısı
ve dudağım' tuzunda
şarabaçalar tütün;
tükürsem kendimden parça düşüyor,
et düşüyor
suret düşüyor
kavruk bağrına toprağın.
Kaybettim muharebemi, Roza;
çalıyor çanları Ortodoks Kiliselerin,
minareler patlatıyor selâları göğünde eski kentin
ve ateşgahlar
benim için yanıyor,
söyle, Roza;
tunç döşüne vururken bir ana
ve okunurken kürdî lisandan ağıdım,
sen ağlar mısın benim için?
Harman kokulu kediler, ağzı paslı köpekler
hatırlar mı?
Ufkun rahminden milyonlarca kez doğan şu kehribarrengi güneş,
meşe ağaçları
ve kozalaklar;
yine yeşerecek mi trilyonlarca kez?
Kayıt Tarihi : 12.11.2021 15:34:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!