Tanımsız ve tarifsiz kalakalmışdayım. Bilmelisin ki, sen olmadan düş de görülmez başarının hasat tarlasında.Ilgıtların dağları dövmüyor, hücremdeki kumpasşar suskun ve silinmiyor izlerin. Sen olmayınca hüthüt yüreğimin ağacını gagalar,derin bir oyuk açar sana gelmeyi zorlaştırır.
Çalışma gövdemi çentikleyip ilim ilim oluyor gözlerim.Yokluğun vurunca kader aynama göğsüm ağrılı, rüyalarım sancılı, sözlerim suskulu, hırçınlıklarım harçlıksız
Kalır öylesine... İstersen sil yüreğimdeki kabarışları, çok istememin sıcaklığını duy
Göz pınarlarımdan.Geleceğimin bekleyiş saçaklarını umutla parıldayan şavkın vurunca,sancılı hasretinin tabletleri eriyor gönlümde. Bir bir eriyorum testlerinde.
- Bir ömür sana sundum.Ruhuma kadar,yüreğime kadar yalnızdım.Amaçlarımın tüm yönleri sanaydı.Sana geldim.Ferhat’ta Mecnun’dan,Kerem’den çok yıprandım,dışlandım,stres yaşadım.
Sana geldim.Gel dedin.Sadece bana gel dercesine.Evet biliyorum bilge bir güzeldin.
Evet,sonra uğradım binlerce platonik sevenin var.
Evet,sonra öğrendim,seeni kazanmak seni sevmek zormuş.Milyonlar arasında binler arasında önde olmak gerek.Binlerden biri olmak için geldim.
Gel dedin, içten değil ama.Sev dedin; ama özelce değil.Yaklaş dedin ama; ateşlice değil.Öp dedin; ancak yanaktan.Sarıl dedin; yalnız bir kere öylesine.Olsun,bütün bunlar bile yetiyor.Yetimlik duygularım,amaçlarım,hayallerim sana adanmış.
Güzelliğinde gönüller ürer,ben sana mecunlanırım.Varlığıma yeni adresler ekleniyor.Harf harf sana geldim.Aç kaldım.Susuz kaldım.Kalemim olmadı.Gönül kalemimle geldim.Açıldım sonra.
Açık denizlerini açtın.Yüzme bilmiyordum.Öğren,öğren de gel.
Geldim öylesine değil ölürcesine…
Kazanmak:Bir hayalin ilk bombası.Atom bombalarım vardı.Teker teker attım.Füzyonlarım,isyanlarıma değil,sensizliğin sisliğine.Volkanlar depreşir kazanmak yerinde.Lavların laflarıma adres.Periyodik cetveldeki bütün soygazlar,soğuma,oluşuma,per oluyor.Perişanım.Sensizim.Kitapsızım.Sana geldim.Aç kollarını.Açtın; ama yalnız bana değil.Bütün platoniklerine.Sevdiğimi başkasıyla görmemle aldatmacasının bulmacısını çözüyorum.2 milyona yakın sevenine açtın kollarını.Ki yalnız birkaç yüz bini seveceksin.Kollarına 2 yüz bini alacaksın.Bu vefa mı?
Leyla’nın,Şirin’in,Aslı’nın bile insafı var.Ya sen ”ÖSSİYE”.Gel,yine gel?
Bu hoşgörü de ne.Geldim,üstelik bir yıl çalışarak.
Everest’ine geldim.Hazırdım.Yorulmuştum.Nefes nefese kalmıştım.Gel dedin.Açtın kollarını beni uçurumdan kurtardın.
Seni gördüm.Seni yaşadım.Seni çözdüm.Senin oldum tamı tamına 3 saat.Bir ömre,milyarlarca hayale,milyonlarca cefaya,hasrete,yalnızlığa 3 saat yeter mi?
3 saat.Ben sınırsız aşkına geldim.Seni sınırsız sevmek için geldim.Heyecanlıydım üstelik.Gözlerin,sözlerin,nazların,bilgece tavırların.Hele sorular var ya? Beni heyecanlandırdı..Kalakalmanın kalıntılarında sana kaldım.Tüm dersleri geçtim.Diplomam da var.Yalnız sana kaldım.
Sana kalmak,seni kazanmak nedir?
Bütün büyük aşklar böyle bitmiş.Ben de sana varamadım.
Sonuçların bana geldiğinde.
Ağladım
Sana ve hiç kimseye bakacak gözlerim yok.Yüzüm yok.Takatim yok.Sensizlik değil benimki.Amaçlar ve gelecek…
Hedefim seninle mutlu geleceğe bilge olmaktı.Üstelik cevher gibiydim.Cıvalığım,civanlığım,cesurluğun dahası tüm zamanım sanaydı.
Sana geldim.Bu gelişime hayır dedin.Ne yaptın?
Bütün büyük aşklar böyle bitermiş deme.Bizimki aşk değildi.Hayat memat meselesiydi.Teselli kelimesinden tutulmuşum.
Ağlıyorum.Ağlamak yeniden sana gelmemin gereklilik kipiydi.
Sana geleceğim.Seni kazanacağım.İnadım inat.
Acılarım,sızılarım,yalnızlığım,dışlanmışlığım,öçlerim,oylarım,amaçlarım mecburen sen diyor.
Gelmelerine değil,gitmelerine değil,kazanmalarına geleceğim.Bu sefer kazanamadım.
Adım Kazanamamakis
Yarin Kazanakis Mutluköviç olacağım…
Sana gelişim kapıda bekleyen bir zemheri, soruların ruhumu okşayan bir gece, çözümlerin hayallerimi sulayan nehirler, son soruya kadar uzanmış saçlarınla huzur buluyor her halim.
Göğsünün salkımlarına çözümsüz soruları da aldım, nefessiz bırakma beni …Henüz askerliğini yapmamış, sivilcilerim hala sivil,amaçlarım devrik,hayata bakışım ezber gidişlerin kirli sularında; ama dudaklarının soru yapraklarını hiddetle emiyor, ellerinin uçsuz bucaksız sayfalara beni alıyor. Biten bir sorun bankasında karalamalarım kadar zamanı olmayan sevdalar da var.
Deneme ovalarında inleyişlere bırakıyorum yapamadığım her soruyu. Kantinde biraz çayla stresimin şekerini karıştırıyorum.
Göğsümün çelikten demirlerine tutunup içimdeki senli akan okyanus akıntılarına
Geleceğe dair daireler çiziyorum.Dokun yüreğimin kurşun kalemle çözdüğü en güzel sorularımın kabarışlarına. Suyumu, göz yaşımı, huyumu, gecemi, hayallerimi, hatta rüyalarımı süsleyen her deminle aşkımı içerek büyü. Oluk oluk akan pınarlarımda yürü. Bulutsu gözlerime biraz buhur ekle… Hiç söylenmemiş sözlerin ilk sözünde bu genç de beni kazanacak de…Bilimsel düşlerimi çal ve çığlık çığlık gecelerimde kal. Bu son rüyada kazandığımı yorumla ömrüme.Kazanmak da ömrün ödevi, kaderin bir adresi, ekmeğimin aynası,geleceğimin güneşi bunu anlat bana yeter
Kayıt Tarihi : 15.9.2009 15:41:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Hayrettin Taylan](https://www.antoloji.com/i/siir/2009/09/15/kazanmakis-in-sinav-tutkusu.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!