Kazak Abdal (GÜLCE-BULUŞMA)
Osmanlı toprağı Romanya eli,
Dobruca ozanı Türkmen künyeli,
Gerçek adı Ahmet Türkçedir dili,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Tarihin gizinde kapalı kalan,
Sayısız değerden birisi olan,
Her iki yüzyıla namı kaydolan,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Şiirlerinin dili, bulunduğu cönkler
Nesilden nesile kalan söylence;
Muğlâkça yanıt,
Yaşam öyküsüne sayılan kanıt.
On altıncı yüzyıl ya da on yedi,
Deliorman dergâhından Demir baba
Evlatlık alarak adını verdi.
Bir bilinmez, geldiler mi yan yana
El alıp mürit oldu Balım Sultan’a,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Nerede ne için sade söylence,
Gönül fırtınası yağıp esince,
Alır mahlasını sakal kesince,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Denizli Sarayköy köyü Uyanık,
Türbesi ayakta dergâhı sanık,
Bakımsız haline görenler tanık,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Hece hece, mısra mısra,
Şiir şiir belli mihengi,
Ali’ye sevdalı, var m’ola dengi.
Bektaşi şairi, şahidi kendi
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
‘‘Benim pirim Hacı Bektaş Velidir
Pirim piri Şahımerdan Alidir
Seyyit Ali Sulta’nın kendisidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Erenlerin lokmasından yer isen
Gerçek imamların aslı der isen
Dinle pendi sana derim er isen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Arslan gibi apıl apıl yürüyen
Kendi özün Hak sırrına bürüyen
Kepeneğin yanı sıra yürüyen
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mümin olan lokmasını yedirir
Her sözleri rumuz ile bildirir
Gümansız bil anı gerçek velidir
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kızıl Deli ocağında uyanan
Baştanbaşa yeşillere boyanan
Varıp pirin eşiğine dayanan
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Mekân tutmuş Hanbağı’nda bucağın
Bulutlara ağıp tutan sancağın
Uyandırdı pirimizin ocağın
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır
Kazak Abdal der rivayet eyledim
Üç yüz altmış er ziyaret eyledim
Bu da söz başı hikayet eyledim
Mürsel Baba oğlu Sultan Balımdır’’
Güldürücü dili alay ustası,
Verdiği mesajı gönül aynası,
Giyinmiş eynine abdal hırkası,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Günümüz ulaşan az sayıda şiir,
Özgün bir söyleyiş, özgün bir buluş;
Yazında değişik bir ses,
Çağını aşan tutum köklü direniş.
Belli bir toplumsal düzende
Yaratılan insana ödün vermedi,
Kime sataşmadı, kimi yermedi;
Şiirleri güncel rahat okunur,
Dokunur.
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
‘‘Ormanda büyüyen adam azgını
Çarşıda pazarda insan beğenmez
Medrese kaçkını softa bozgunu
Selam vermeğe dervişan beğenmez.
Âlemi tan eder yanına varsan
Seni yanıltır bir mesele sorsan
Bir cim çıkmaz eğer karnını yarsan
Camiye gelir de erkân beğenmez.
Elin kapısında karavaş olan
Burnu sümüklü hem gözü yaş olan
Bayramdan bayrama bir tıraş olan
Berber dükkânında oğlan beğenmez.
Dağlarda bayırda gezen bir yörük
Kim tımarlı sipah kimi ser-bölük
Bir elife dili dönmeyen hödük
Şehristana gelir ezan beğenmez.
Yaz olunca yayla yayla göçenler
Topuz korkusundan şardan kaçanlar
Meşe yaprağını kıyıp içenler
Rumeli bohçası duhân beğenmez
Bir çubuğu vardır gayet küçücek
Zum-ı fâsidince keyif sürecek
Kırık çanağı yok ayran içecek
Kahvede fağfuri fincan beğenmez.
Aslında neslinde giymemiş hâre
İş gelmez elinden gitmez bir kâre
Sandığı gömleksiz duran mekkâre
Bedestene gelir kaftan beğenmez.
Kazak Abdal söyler bu türlü sözü
Yoğurt ayran ile hallolmuş özü
Köyden şehre gelen bir köylü kızı
İnci yakut ister mercan beğenmez’’
Zaman olur dili sert,
Mazlumun canına ot tıkayanlara
Söyler de;
Kimi küfürlü bilir, kimisi mert.
Değişik kaynaklarda az farklı olan bir şiir,
Bilene bir dert bilmeyene bir dert.
‘‘Eşeği saldım çayıra
Otlayıp karnın doyura
Düşü görüp de hayıra
Yoranın da avradını
Köyüne sokma bed-huyu
Yıkar harap eder köyü
Ölüsüne meyyit suyu
Koyanın da avradını
Bir müfsidin bir gammazın
Birisi de var yemezin
Ölürse meyyit namazın
Kılanın da avradını
Derince kazın kuyusun
İnil inil inilesin
Kefen dikmeye iğnesin
Verenin de avradını
Dağdan odun getirenin
Mezarına götürenin
Iskatına oturanın
İmamın da avradını
Kazak Abdal ne söyledi
İşitenler hatm eyledi
Diyorlarsa kim söyledi
Soranın da avradını’’
Vuslatî okuyup yazdı böylece,
Türünün içinde yeni bir Gülce.
Abdal mahlasıyla ozan var nice,
Ozanlar içinde bir Kazak Abdal.
Osman Öcal
Osman ÖcalKayıt Tarihi : 31.12.2011 01:46:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Nesirin manzum dizelerle anlamlı ve akıcı bir eser olarak amaçlanıp yazılması son derece hassas, sorumluluk yükleyen zor bir mesele elbette ki! Yeter ki bunu yazacak kalem erbabı, özüyle ve kalemiyle derinliğe erişmiş bilge ve tevazu sahibi olsun!
Sizi kutlamaktan öte nasıl anlatacağımı, nasıl ifade edeceğimi;
Bu muhteşem emeklerin söz ile karşılığını nasıl dillendireceğimi bilememenin yoksunluğu içinde;
İyi ki varsınız, iyi ki cansınız ve Gülce' de ve yaşamda özümsediğim dostsunuz, dostumsunuz diyorum; değerli kalem Osman ÖCAL hocam!
Her dem saygı ve bitimsiz sevgimle, dostlukla kalınız...
Emeği, bilgiyi, şiiri..., saygı ile...
TÜM YORUMLAR (4)