Artik yolu -yordaminda gitmeyen hersey, büyük bir infial patlamasiyla kendi özünü sözünü iibarini aidiyetini anlamini degerini ve onca hayati GERCEKLIGINI bozulmus yitirmis depderin karanlik bir kuyu salaca SARNICINDA dolup bosalan bir yere oluk oluk; yikim ve infial enkazi silsilesi olarak dolup bosalirken; tüm basibozuklugun kiskirtip kamciladigi önü sonu belirsiz kir, kahir, lanet, korku ve mutsuzluk yigini toplayip süpürüyordu…
AGUSTOS ikibin yirmibir idi. Katran kaynatan sicakligi günün onbirinci saatinden itibaren bati yönüne dönen sehri tüm yalanlariyla birlikte yasamaya alismis ve kapildigi sürüklenislere esir, her durum halin ve herkesin en üstünü kiyassiz erisilmezi gösterisine insanligini kaybetmis tiklim tiklim kalabaliklari yutan caddeler, yüksek apartimanar dibinde, modanin amansiz katolog birincisi olmayi aklina fikrine inancina iletisimine ve itibarina cinsi belirsiz karakterle yazmis nufuslamis türbanli- türbansizlarin gün boyu defile gösterisine inip ciktiginin disinda, hic bir pencerede ne bir insan disariyi merak eden, ne de ciekci-manavcidan baska gireni cikani vardi…hastalikli herseyiyle didisip bogusan gün sicagi yanik metropol sehrinin.
Saat onbirden sonra odadaki sicaklik iki katina cikiyor, olmayan nefes alma imkanini öncekilerin yutkunup les gibi kustugu izmarit artikli balkona cikmayi asla mümkün kilmiyordu.
Karantina günlernin disariyi insana yasaklayarak el cektiren zifir zindanligin dip bucaginda, perdelerin ardindan kör ve esintisi hic olmayan bir pencereyi siperlenerek, yoksa bile kir gürültü korna sesi yahut teker gicirdatma ugultusunu gecelerin en yorgun ve yabanci saatine kadar zikkimlanip ölö bir caddeyi seyretmekten baska hic bir kacis yeri ve cikis yolu yoktu.
Karaçalılar gibi yardan bitme bir çocuk
Çarpık bacaklarıyla -ha düştü, ha düşecek-
Nasıl koşarsa ardından bir devin
O çapkın babamı ben öyle sevdim
Bu şiir ile ilgili 0 tane yorum bulunmakta