Sonsuz sevgiliye sevgili olmak için dünya denen âlemden vazgeçiyorsun. Gözyaşların görülmesin diye dışa değil, yanan yüreğinin içine akıtıyorsun yaşlarını. Sokağa çıktığında ise tanınmamak için gölge oluyorsun.
Acıların kan kızılı gözlerine oturuyor, isyan çığlıkların sözcüklerine dökülüp, perde perde iniyor yüreğine. Acının matemini tutuyor, gözlerin, yüreğinin, bedenin. Açılmak, aklanmak istiyor düşüncelerin. Kapattığın her kapının ardında birikmiş hüzünlerini bırakıyorsun.
Esir alınmış duygulara, baş kaldırışın, isyanın. Dörtnala yaşanan sevdaya hapsedilişi, tek ranzalı soğuk odaya. Gözlerinden silinirken görüntüler, ruhu boşaltılan bir bedende, aşkının izlerini arıyorsun.
Yaşanmışlıklarda ki suçluluk duygusu bir kabus gibi üzerine düşüyor. Ufuklar dar geliyor yüreğindeki sıkıntıya. Karanlıklara doğuyorsun her gün doğumlarında. Işıyacağın şafaklar ise kızıla boyanıyor. Yeryüzünü arayan gökyüzü gibisin. Sırsız aynalarda kendini arıyorsun. Milyonluk şehirde kimsesizsin. Yaşamaktan ve yaşamdan vazgeçiyorsun.
Aşk işareti ile doğanlar yaşarken dünyaya talip olmazlar...Bilirler ki ne isteseler,neyi ansalar,ne kazansalar aşkın dışında hiçbir şey avutmaz onları,teselli etmez...Gönüllü sürgündür onlar...Gizliden gizliye hissederler bunu...Sonsuz bir ışıktan kopup gelmişlerdir geldikleri yere...Kopup geldikleri ışığa inançları ne kadar büyükse,içlerinde ki acı da o kadar derindir...Bu acı hatırlatır onlara kopup geldikleri yeri...Bu acı hatırlatır onlara kim olduklarını ve niye varolduklarını...
Kalplerinde aşk işaretiyle doğsa da bazı günler yorulur insan karşılıksız sevgilerinden...Yorulur kendisini anlatamamaktan...Sevgilim der,sevgilim der,ama,sevgilim dediği yanında değildir,bilir...Bazı günler insan soluksuz kalır,içindeki sevgili olmasa bile karşısındakine deliler gibi sarılır...O olmadığını bile bile sonsuz bir umutsuzlukla sarılır...İnsan soluksuz kalmaya görsün,sevgili diye bütün yanlışlarına,bütün kaçışlarına,kendine yaptığı ihanetlere sarılır...İnsan bir kere içindeki aşktan umudunu kesmeye görsün,her şey olmak,her yere yetişmek için bu hayat düşer...Her şey olduğunu,her yere yetiştiğini sandığı anda,ortada kendisi yoktur artık...Kaybolmuşluğa çok yakındır...Kopup geldiği ışığa inancı azalmıştır...Daha az acı çekiyordur artık...Ama daha mutsuzdur eskisinden....Daha mutsuzdur,o ışığı acı çekerek özlediği günlerden...
Soluksuz kaldığım kendime bile sakladığım günlerden bir gündü...Kaybolmuşluğa yakındım...İçimdeki acı hızla eksiliyordu...Işık soluyordu,soluyordu tıpkı sesim gibi...Soluyordu içimdeki aşk işareti gibi...Öylesine kaybolmuştum ki bulamıyordum artık içimde neyi yitirdiğimi,neyi kirlettiğimi...Öyle uzaklaşmıştım ki kendimden,kendimi bulmak için birine ihtiyacım vardı...
Onunla nerede ve nasıl tanıştığımız önemli değil....Gerçekten değil...Kaybolmuş insanlar birbirini çabuk buluyor....Umutsuzluk umutsuzluğu çağırıyor...
Konuşmaya susamıştık...Sanki ikimizde dilini,kültürünü bilmediğimiz uzak ülkelerden henüz dönmüş gibiydik bu ülkeye...Oysa böyle bir şey yoktu...Hep buradaydık...Hep o ışığımızdan kaybolduğumuz yerde...O ışığı orada bırakıp bu dünyaya,bu hayata gönül indirdiğimiz,her şey ve her yerde olduğumuzu sandığımız yerde...Hep o soluksuz kaldığımız yerde...Daha vakit var,o ışığa sonra dönerim, dediğimiz bu yerdeydik ikimizde...
yaşanan içsel duyguların içtenlikle var ettiği okunası çok hoş şiiri tam puanımla kutluyor paylaşıma teşekkür ediyorum.
Bütün mesele unutmak değildi, alışabilmekti bütün zorluklara, özlemlere ve acılara. İki kıtanın elleri üzerindeki, iki denizli kentin içinde yaşananlar senin ruhunu parçalasa da, hayat ile arana mesafeler girse de nefes aldığın sürece yaşam devam ediyor.
Evet, 'YAŞAM DEVAM EDİYOR.'
Yaşam ırmak gibidir geriye akmaz. yolcu9901 Gerçwklik bu. Duygu yüklü yüreğini kutluyorum. Sevgililer günü vesilesiyle her zaman Sevda denizinde yüzmeni diliyorum dost.
yüreginize saglik..cok cok güzel bir paylasimdi...tebrikler
Fatma Hanım yazınızı okuyunca sabah bir gruba eklediğim söz aklıma geldi.Onu eklemek istedim...
mevlana der ki; 'dibi yosun tutan denizlerle ilgilenme, sen dağları seyret. yenik düşüyorsan özlemlerine aldırma, kalbindeki o uçsuz bucaksız sevgiyi hisset. işıklar sönmüşse ve karanlıksa ona da aldırma, ay ışığını seyret. sabret... sabret ki herşey hissettiğin kadar derin ve sonsuz olsun. sabret ki herşey gönlünce olsun...'
Çok sevmiştim Mevlana' nın bu sözünü..Sizi de okuyunca birden onu çağrıştırdı.
Okuduğum yazı hem çok hüzünlü hem de çok kararlıydı. Mesajı harikaydı. Herşeye rağmen sevgi diyordu. Bütün isyana rağmen sevgi. Ama bir vazgeçilmezliğin sesi her satırın arasından meydan okuyordu. Alınan nefes dar gelse bile.
Önemli olan dediğiniz gibi kabullenmektir...Eğer başarılabiliyorsa.
Çok güzeldi..
Yüreğinize sağlık.Sevgiyle kutluyorum.
Çok çok güzelldi arkadaşım.Kalemine sağlık.
Sevgiler
Gönül defterinden yeni saysalar açmak güzeldir. Ama o yeni sayfalara oturacakların durumu ve halleri bilinmiyorsa açılan o yeni sayfalar bir nevi felaket getirmez mi?..
Öylesine anlamlı bir çalışma yapmışsınız hepsine cevap vermek, yorum yapmak iğmkansız gibidir. Sizi, yüreğinizi kutlar, hayranlığımı belirtmek isterim. Çok yaşayın....
Kendime özlem nedir diye sorduğum anlardı ki sessiz seslerle inlediğim, içimde hissettiğim zamanlar, ben seni özlediğim zamanlardı ki en çok zavallılaştığım ve kendime hükmedemeyip zamanlara dertlendiğim zamanlardı hep kendimi yalnızlığımla vurduğum yalnızlık duvarlarından düşüşüm...
Çoğu zaman gecenin en sahipsiz zamanlarıydı o anlar kendimi kayıp hissettiğim...
Yoklukların tarifini ararken neden kendimi kalabalıkların yalnızlığına atıyordum...
Neden sessiz seslerin uğultusu ardına gizlerken kendimi, yalnızlığın bedelini kendime bedelsiz kılıyordum...
Kulaklarıma yapışan sana dair kalabalıklığımın seslerinin uğultusunda kaybolurken bakışlarımdaki sahipsizlikle neden midem bulanıyordu...
Yana meyilli bir yolda düz yürümeye çalışmanın da anlamsızlığı çarpıyordu beynime...
Her şey sen giderken daha çok özleme ulaşıyordu içimde sesin korkunç uğultularla bir hikayenin anlatısına dönüşüyordu...
Her şey ışık oyunlarının kırılganlığında değişime ulaşıyordu, her şeyin bir gölgesi duvarlarda başka renklerle oynaşıyordu ve her oynaşan sen silueti umulmaz yaralar açıyordu artık...
Sen kaderimin ters köşesinden çıkan ve imkânsızım olmuştun artık...
Mustafa Yılmaz
ant+10
KUTLARIM....güzel çalışma.tam puan.
Aşk, yalnızlığı kabullenmek,
Aşk, ayrılığı kabullenmek,
Aşk, ıstırabı kabullenmektir
AŞK DÜNYAYI KARŞINA ALABİLMEKTİR.....Şairem ......Esen kalın
cok güzel bir paylasimdi..yüreginize saglik
Bu şiir ile ilgili 11 tane yorum bulunmakta