Bir yokuş vardı eskiden,
Adımlarımızla aşındırdığımız.
O yokuşta bıraktık bizi,
Bir daha kimseye anlatmadığımız.
Gün doğarken gittiğin o sabah,
Dudaklarımda yarım kalan sözler,
Ellerimde tutamadığım bir masal gibi,
Sessizce düştü.
Zaman geçti mi, yoksa durdu mu,
Bilmiyorum.
Ama her gece aynı rüyayı görüyorum:
Sen, uzak bir istasyonda,
Gözlerinle çağırıyorsun beni,
Ve ben, her defasında geç kalıyorum.
Kokun hâlâ yastığımda saklı,
Ama sesin?
O kayboldu bir sabah rüzgarında.
Unutulmayan her şey gibi,
Eksik, kesik ve biraz bulanık.
Bir bahar sabahı gibi sevmiştim seni,
Oysa kış hiç bitmedi içimde.
Kuru dallar sardı umutlarımı,
Çiçeklerimiz tomurcuk bile veremedi.
Nereye gittin?
Bir şehir mi çağırdı seni,
Yoksa başka bir kalbin gölgesine mi saklandın?
Ben hâlâ aynı yerdeyim,
Aynı yokuşun başında,
Ama sen yoksun.
Şimdi sana yazdığım her kelime,
Bir duvarın yankısından ibaret.
Geri dönmeyen bir mektup,
Görülmeden kaybolan bir yıldız.
Belki bir gün buluruz birbirimizi,
Belki başka bir zamanda,
Başka bir baharda.
Ama şimdilik,
Sadece susuyorum,
Çünkü sessizlik,
Bazen özlemin en ağır dili.
Geceyi dinliyorum artık,
Sana benzeyen fısıltılar bulurum diye.
Rüzgar ne söylese,
Senin adını arıyor kulağım,
Ama bulamıyor,
Hep yarım kalan bir ezgi gibi.
Anılar var…
Silinmeyen, ama her dokunuşta kanatan.
O gülüşün,
Kendi gölgeme sığındığım her anda karşıma çıkar,
Ama uzanıp tutamam,
Bir hayal kadar gerçek,
Ve bir gerçek kadar uzak.
Biliyor musun?
Sana hala aynı kahveyi hazırlıyorum.
İçilmeyen bir fincan,
Yalnızlığımın masasında sessizce bekliyor.
Kimi zaman konuşuyorum onunla,
Sanki cevap verecekmişsin gibi.
Aynı sokaklardan geçiyorum her gün,
Belki bir köşe başında rastlarım sana.
Ama her adımım,
Biraz daha boşluğa düşüyor,
Ve her baktığım yerde sadece bir yokluk.
Yıllar geçiyor diyorlar,
Ama zaman benimle oyun oynuyor.
Bir ileri, bir geri,
Hep seninle geçen günlere dönüyor.
Kapanmayan bir döngü bu,
Senden başka hiçbir yerde durmayan.
Gözlerimi kapatıyorum bazen,
Belki hayalin geri gelir diye.
Ama o da nazlı;
Bir görünür, bir kaybolur.
Ve her seferinde,
Daha derin bir boşluk bırakır ardında.
Bilmediğin bir şey var:
Hiçbir şarkıyı sonuna kadar dinleyemiyorum artık.
Her melodi,
Bizi hatırlatıyor,
Ve hiçbir şarkı,
Bizimkisi kadar yarım kalmıyor.
Özlemek, bir dağ gibi oturuyor içime.
Her nefes alışımda ağırlaşıyor.
Ama yine de seviyorum bu yükü,
Çünkü sen varsın o özlemde,
Ve sen olmadan ben neyim?
Şimdi söyle, sevgilim,
Bir bahar daha geçecek mi böyle?
Yoksa biz,
Hiçbir zaman buluşamayan iki rüzgar gibi,
Sonsuza dek ayrı mı kalacağız?
Cevabını bilmesem de,
Ben beklerim.
Çünkü özlemek,
Seninle yaşamaktan vazgeçmemektir.
Şimdi bu şiir de bitsin.
Çünkü yazdığım her kelime,
Bir yara daha açıyor içimde.
Ve sevgilim,
Bazen susmak,
Veda etmekten daha az acıtır.
Sana hiçbir zaman söyleyemediğim o son sözle,
Kapatıyorum bu hikayeyi:
“ Sen hiçbir zaman gelmeyecek olsan da,
Ben Seni her zaman seveceğim..”
Kayıt Tarihi : 21.12.2024 01:39:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!