Evet, söylenemeyenlerin bir yenisidir bu
Boynuna urgan geçirilmiş insanlar arasında
Ne ben çok yaşarım, ne de bir başkası
Zamanı durdurmanın yok asla ilacı
Bir nefes kadar kısa hikâyemiz
Gökyüzünden sarkan puslu yıldızlar gibi
Evlerin camlarına yapıştırılan yafta
Yüreğimizde kopan fırtınaların sessizliği
Yolların en karanlık kıvrımında, bir fısıltı büyüyor
Geceyi yırtan bir vaşağın gölgesi, ardı sıra kaçıyorum
Gözlerim gökyüzüne mühürlenmiş, yıldızlar ağlamaklı
Sesleri duyuyorum, kimine ağıt kimine dua denir
Ayaklarımda, yitip gitmiş öykülerin külleri
Her adımda bir şarkı boğuluyor sessizlikte
Ellerimle kazıyorum toprağı
Belki de bulurum çocukluğun masumiyetini
Bir eve dönüş, bir yaraya merhem olmayı
Minareler, kuleler ve bir zamanlar umut dedikleri
Gölgeler mi uzanır gökyüzüne, yoksa biz mi eksiliriz
Yolun sonunda değil, içinde saklıdır anlam
Ama bunu anladığımda çoktan kaybolmuştum
Bir vaşak gibi susuyorum
Çünkü kelimeler de bazen ağır gelir ruha
Kalbime dönüyorum, şiire dönüyorum
Ve ilk defa, bu sessizliği anlamaya başlıyorum.
Efe Güngör Gülsever
Kayıt Tarihi : 14.1.2025 16:46:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!