Yalnızlık diyarıdır bu ıssız yer,
Serseri sokaklarında huzur aranan.
Suskunluk, kırgınlık dinmez bir an,
Üzerinden geçse de yorgun seneler.
Buğulu, nemli gözler; titrek eller,
Tanıdık bir “ses”in yolunu gözler.
Ne gönül şen, ne bahçeler gülşen;
Gökten rahmet değil,
Göz pınarından iki altın damladır
Solgun güllere düşen...
En güzel günler, o gençlik yılları,
Silinip gitti “Leyla, Şirin” diye diye.
Küçük bir tebessüm, zarif bir çiçek,
Olacakken en güzel hediye;
Sevgiye, ilgiye hasret kaldılar.
Çöle döndü bahçeler, mevsim kış,
Koca çınarın yanık yaprakları,
Tutuyor veda kervanına alkış.
Gün bitiyor, gece yutuyor, yarın muhal;
Uğultusu artıyor meçhul boşluğun,
Aydınlık, kölesi olmuş bol loşluğun...
Rüzgârlar savruluyor döne döne
Paslı perdelerin koyu gölgelerinde,
Sözler silinir, duyulmaz yakarışlar.
Ay çok uzak, mehtap yok,
Korkunç dalgalarda yalpalar,
Umut teknesi,
Kırılmış pervanesi…
Asırlık hatıradan süzülür şarkılar,
Taş plakta “Mahur Beste” çalar.
Dört büklüm dönerken çağlar,
Bu kapısız viranede bir garip ağlar.
Sisler çökmekte sahile kat kat,
Henüz her şey bitmedi fakat;
Ya doğmazsa bir daha güneş,
Ya sönerse içimdeki kısık ateş!..
Kayıt Tarihi : 13.1.2020 19:55:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
1996 yılı kasım ve aralık aylarında Yalvaç'ta yazılmıştır... 20/01/2020 tarihinde son şeklini almıştır... 00.40

Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!