Seninleyken mutluydum. Ama bu mutluluğun bozulmasından korktuğum için kaçtım ben. Hep öyle olmaz mıydı zaten? Şarkıda bile dediği gibi ‘gün gelir mutluluk bile acı verirdi, çünkü sonu olduğunu bilirdin.’ Hiç olmadık bir zamanda alınıverirdi elinden. Öyle olmasa bile o büyünün bozulması düşüncesi korkuturdu seni.
Ama “ya bu büyü bozulursa” diye bugün yaşanmaz ki, öyle değil mi? Mutluluğun çalınmasın diye saklarken, o mutluluk yaşanmadan geçip gitmez mi? Ya darılıp, bir daha hiç gelmezse…!
İşte tam bu noktada bıraktım kendimi sana. Kaçıp gitmesinden korkmadan, geç kalmadan doyasıya yaşamak istedim. Evet! Bu mutluluk yaşanacaksa, seninle yaşanmalıydı!
Seninle, içim içime sığmıyorken, yarın kimin umurundaydı ki? Veya birkaç saat sonrası…
Herkesin dilinde ‘an’ı yaşa cümlesi dolanır. Bilemiyorum kaçı gerçekten ‘an’ı yaşar. Bizi biz yapan geçmişimizi ve hayata tutunmamızı sağlayan geleceğimizi çıkardığımızda ‘an’ mı kalır şimdiye? Peki, bunları çıkarmak mümkün müdür düşünceden?
Bir an için mümkün olduğuna inanmak istedim. Eğer gerçekten ‘an’ yaşanıyorsa, seninle yaşanmalıydı!
Ama hep geç kalır ya insan, gideceği yere veya koşacağı mutluluğa… Dakikalarla hatta saniyelerle geçiverir ‘an’ yaşanamadan…
Saatim daima ileri olmasına rağmen, hep geç kaldım bende. Gerek farkına varmayarak, gerek yaşamaktan korkarak…
‘An’a tutunmaya çalıştım yanında, o ‘an’lık mutluluğu yakalamak için. Hiç fark etmedim! Senin yanımdan öylece geçip gittiğini… Beni yaşanmamışlıklara terk ettiğini…
Şimdi hayat ikinci bir şans daha verseydi bana, korkmaktan daha çok zaman ayırırdım yaşamaya.
Ve ikinci bir şansım olsaydı seninle, yakaladığım mutluluğu ömrümün her ‘an’ına yayardım, öylece geçip gitmesin diye…
09.12.2007
Seval DevecilerKayıt Tarihi : 5.2.2008 03:09:00





© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.

TÜM YORUMLAR (1)