Kilise çanlarında bir yankıdır,
Bu bizim köhne yalnızlığımız,
Şu ütopik gözlerde;
Artık kalmamıştır bir gülümseme…
Güneşe baksak,
Güneş gözlerimizi kamaştırır,
Rüzgara çıksak,
Rüzgar saçlarımızı karıştırır,
Biz sanki sonbaharda;
Dökülen yapraklar gibiyiz…
Bu duyguların eşliğinde,
Süğüm süğüm akar gözyaşlarımız,
Hislerimize hükmedemeyiz ki,
Hep gecelere sığınır o yaşlı gözlerimiz…
Ve bir ormanın derinliklerinde,
Donarak hareketsiz kalmış,
Yosunlu göletlere benzeriz…
Sanki tir tir titreyen,
Bir yaralı ceylan gibiyiz…
Yüreğimizin atışları hızlanır,
Soluk alışlarımız zorlanır,
Dizlerimize düşer hep ellerimiz…
Yıldızlar peydahlanır gök kubbede,
Siyah bir kadifenin üzerine,
Sanki pırlantalar gibi,
Göz kamaştırarak uzanır.
Artık bizim umutlarımız,
Dili geçmiş zamanda kalmıştır…
Gökyüzüne baksak ne yazar ki!
Yıldızlardan fallara bakıp,
Dilekler tutmak,
Öylece düşlere yatıp,
Sonrasında hayaller kurmak,
Bizlere göre değil ki!
Çünkü tutulan dilekler,
Her gecenin sabahında,
Bırakıp da kayar gider;
Koyar gider alacakaranlıkta.
Kayıt Tarihi : 24.9.2015 22:40:00
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!