Sağlık sorunumuz olduğunda tercih ettiğimiz doktor Seyit Çamlı olur genellikle. Sebep elbette Türk olması, Türkçeyi konuşuyor ve anlıyor olmasıdır. Yabancı bir ülkeye geleli henüz 3-5 sene olmuş, yol,iz bilmeyen, lisanını, adetini, töresini tam olarak anlayamamış, öğrenememiş bizler için derdini kendi anadiliyle anlatmak çok önemlidir. İlaç alsam soğuk algınlığını daha rahat atlatır mıyım düşüncesiyle boş zamanıma da denk geldi gideyim dedim. Bekleme odası baya bir kalabalık, sadece Türkler değil başka ülkelerden insanlar hatta Almanlar da var. Çocuklar, bayanlar, bıyıklı bıyıklı erkekler, Türkiyeden yeni gelmiş gelinler...
Yanımda da şişmanca bir hanım oturuyor. Can sıkıcı ortamı yumuşatmak istercesine bana
-Nerelisin kızım?
diye sordu.
-Kayseriliyim teyze.
dedim.
-Kayserili Burhanı tanır mısın?
-Evet tanırım.
Burhan Kayserili, babamla tanışıyorlar. Hemşehri olduğumuz için birkaç kez ailece görüştük. Yalancı, ikiyüzlü, sahtekar... Yani öyle olduğunu düşündüm, öyle bir intiba bıraktı bende. Hatta bir gün dayanamayıp Sen yalancısın dediğimde babamdan azar işitmiştim.
Kadın içini çekti
-Katilin babası
diye devam etti.
-Onun oğlu oğlumu öldürdü benim, yavruma kıydı. Allah onun da ciğerini yaksın diyerek ağlamaya başladı.
-O senin oğlun muydu teyze? Çok üzüldüm. Allah sabır versin.
dedim.
-Arkasından ateş etmiş, yere düşünce tekrar vurmuş yavrumu ölsün diye. Allah onun cezasını versin.
Kadın yakınmalarını sürdürüyor, ben de nasıl davranacağımı, ne söyleyeceğimi şaşırmış bir durumda onu dinliyordum. Sırası gelip, muayene odasına gitmesi kurtuluşum oldu sanki, rahatladım.
Sema teyze, Çiçek ve Cengiz (Burhanın karısı ve çocukları) babalarının aksine çok iyi, sevdiğim insanlardı. Hele Cengiz o kadar sakin, o kadar sessiz, o kadar terbiyeli bir çocuktu ki! Onun katil olduğuna hala inanamıyorum. Olayı duyduğumda ölenden çok onun için üzülmüştüm. O şeytan babası kendi emelleri için çocuğun hayatını karatmıştı, Kendi yapamadıklarını ona yaptırdı. Cengizi kötü yollara o teşvik etti. Bir de baktık ki, Cengiz eroin satıcısı olmuş, eroin kullanmaya, silahla dolaşmaya başlamış. Sonunda da arkadaşını vurmuş.
Cengiz Almanyada cezasını doldurunca mı yoksa sınır dışı edilmek koşuluyla mı bilmiyorum Kayseriye gelmiş. Bunu duyduğumda onu tekrar görmeyi o kadar çok istedim ki. Nedense onun manevi desteğe ihtiyacı olduğunu, insanlardan yakınlık bekliyor olabileceğini düşündüm. Keşke onu görebilseydim ve ona Cengiz, sen çok iyi bir çocuksun diyebilseydim.
Allahın beni sevdiğine inanırım, söylerim de bunu hep. Ne zaman içimden böyle masum istekler geçse, bir bakarım gerçekleşmiş. (Teşekkür ederim Allahım; içimden sevgini eksik etme ve Seni her an hatırlamamı sağla)
O günlerde büyük marketlerden birinde acele acele bir şeyler alıyordum. Döner merdivene yaklaştığım sırada uzun boylu bir adamın yüzüne takıldı gözüm. Cengizin yüzüydü bu. İnanamadım. Evet Cengizdi, sadece boyu uzamıştı.
Beni tanıyıp tanımadığını bilemezdim.
-Cengiz
diye seslendim. Elimi uzatıp merhabalaştım onunla.
-Ben Ayşe ablan, tanıdın mı?
diye sordum.
-Evet
dedi çocukluğundaki o utangaç tavrıyla.
İyiymiş, haftaya askere gidecekmiş. Daha fazla bir şey konuşmadık, vedalaştık.
Kısaydı görüşmemiz, hiç eski günlerden bahsetmedik, söylemek istediklerimi söyleyemedim, ama anladı sanıyorum. Yolun açık olsun Cengiz...
Kayıt Tarihi : 5.4.2006 15:59:00
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
![Yıldız](/Content/img/y_0.png)
© Bu şiirin her türlü telif hakkı şairin kendisine ve / veya temsilcilerine aittir.
![Ayşe Adlım](https://www.antoloji.com/i/siir/2006/04/05/katilin-babasi.jpg)
Bu şiire henüz hiç kimse yorum yapmadı. İlk yorum yapan sen ol!